Şimşek çakıyor.
Delicesine yağmurdan önce
Delicesine şimşek çakıyor.
Sanki ayrılamıyor yağmur, sarmalandığı buluttan.
Sanki bize inat, bağırıp duruyor yukarıdan.
Şimşek çakıyor, az sonra yağmur yağacak.
Bir bebek delicesine ağlıyor, az sonra anasından ayrılacak.
Bir baba delicesine balyoz sallıyor, yavrusuna süt alacak.
Bir delikanlı kan revan koşuyor, asla sevgilisine kavuşamayacak.
Ve bir şarkı çalıyor taş plakta, cızırtılı.
Ve benim yüreğimin cızırtısına karışıyor.
Korkmamak mümkün olsa korkmayacağım.
Mümkün olmuyor korkmamak, korkuyorum.
***
Delicesine şimşek çakıyor, yokluğunun üstüne.
Gittiğini bir kere daha anlıyorum. Gittiğini, hem de bugün akşama doğru.
Gökyüzü bir karnaval yeri gibi ışıklar saçıyor her yana.
Havai fişek kadar renkli, atom bombası kadar korkutucu bir şenlikle etraf yanıyor.
İçim yanıyor, sancıyorum, nefessiz kaç dakika yaşanabileceğini sayıyorum.
Bugün akşama doğru, şimşeklerden iki saat önce, gittin!
Bırakıp beni öylece, gittin!
Nasılsa bana dönmeyeceksin. Yolun açık olsun.
Bugün akşama doğru gitmek nereden düştü aklına?
Şimşekler çakıyor, korkuyorum!
Usulca bacaklarının arasına kıvrılmak yok. Omzuna yaslanmak da!
Ben korkumu geçirecek başka bir yol bilmiyorum.
Çaresiz korkacağım, perdeleri kapatıp, karanlık odama sığınacağım.
Sen, mümkündür kalabalıkların içerisinde, şimşeklerin raks eden renklerini seyredeceksin.
Ya da gittiğin yerde, şimşekler seslerini az önce kesmiş olacaklar.
Bu durumda bedenlerimiz kadar, kaderlerimiz de ayrılmış olacak.
Korkularımız, birbirinden habersiz kalacaklar.
Başka insanlar olacağız biz.
Bu durumda, onca yaşadığımız şeye rağmen, yabancı kalacağız.
El olacağız, iki başka garip olacağız, saçma olacağız.
Bunların hepsini senin gidişin sağlayacak.
Bütün bunları düşünmeden gitmek, delicesine bir şey.
Bu delilik ancak senden beklenir.
***
Şimşek çakıyor.
Gelip sana sığınamayacağımı söyleme sakın.
Şimşek çakıyor diyorum, anlamıyor musun?
Bilmiyorum diyorum, sensiz bir korkuyla baş etmeyi.
Bilmiyorum diyorum, sen olmadan şimşeklere bakıp gülmeyi.
Bilmiyorum diyorum, duymuyor musun?
Şimdi burada olsan, ekmeğimize çikolata sürer yerdik.
Çikolata korkuya iyi gelir der, gülerdik.
Yapacak bir şey yok, delicesine ağlıyorum, kendi sesimden ürkerek.
İki gürültü birbirine karışıyor, hıçkırık ve şimşek.
Sen yok oluyorsun, bir bebek annesini kaybediyor.
Balyoz sesini boğuyor şimşek, çocuk boşuna bekliyor.
Hayat boşuna bekliyor.
Tüm sevgililer kan revan koşuyorlar, aşk yok oluyor.
Sen yok oluyorsun, aşk olsun.
Yüreğimdeki cızırtı önce taş plağı, sonra tüm sesleri susturuyor.
Ve şimşek susuyor, delicesine bir yağmur başlıyor.
Pencereyi açıyorum. Kovalarca yağmur üstüme boşalıyor.
Hayat üzerime boşalıyor.
Geride boş kalıyor, yok kalıyor.
Korkmamak mümkün olsa korkmayacağım.
Mümkün olmuyor korkmamak, korkuyorum.