Özcan'ın bana anlattığı
"vurulup düştüğünde hiçbir yerinde kan olmadığı"... Ayrıca sonraki incelemelerde bile kurşunun giriş yaptığı deliği zor bulmuşlar pantolonundan. Zaten Özcan yerdeyken ağabeyi saldırganın elinden alınan silahı kontrol etmiş, kurusıkı olduğunu görmüş.
PUSUDAKİ TETİKÇİ Korumaların onu niye koruyamadığı diye bir şey yok. Mevcut 4 koruma hep çevresinde ancak konserden sonra kullanılan döner kapı tek kişilik. Oraya mecburen tek girip tek çıkıyor ve çıkınca da pusudaki tetikçiden yiyor kurşunu genç sanatçı.
HACAMAT... Olayın bacağında yarattığı hasarı atlatmaya çalışırken yaptığımız söyleşide Özcan diyor ki: "Ben boylu boyunca serildiğim yerde acı içinde kıvranırken, ağabeyim içi gayet rahat bir şekilde başımda durup
'Telaş etme bu tabanca kurusıkı' diyordu. Meğer kurusıkıdan döndürülüp gerçek mermi atan tabanca haline getirilmiş."
Özcan'a ateş eden adamın korumalar tarafından 'hacamat' edilmesine gelince. Korumalardan çok, orada bulunan Özcan Deniz hayranları üşüşmüş adamın başına.
TOPUKLA UYARDI Özcan acı acı gülerek anlatırken, "Adama hücum edenlerin arasında kadınlar genç kızlar vardı. Korumalar adamı ellerinden almasa çok daha kötü olurdu durumu. Yattığım yerden ben durumu görüyordum. Bir kadın pabucunun ince topuğuyla adamın gözüne vuracakken zor engelledi görevliler" diyor.
YANIT GEREK Sanırım
Özcan şu nekahet döneminde
Hıncal Abi'nin gerçek niyetini daha iyi anlamıştır. Bu arada ustanın sorduğu sorulara yanıt hâlâ yok.
"Peki gelir mi, cevaplanmamış soru kalır mı?" diyorsanız, çok umutlu değilim yalan yok.