Kökü dışarıda bunların dedi bizim için bir aklıevvel çıkıp da... Bir aklıevvel çıkıp da "Kökü dışarıda bunların" deyince aklımızı başımıza getirdi dönen dolaplar: Bize "Kökü dışarıda bunların" diyenler, sokak sokak gezip köy kahvelerinde, kasabalarda, şehrin göbeğinde cinayet tasarıları imzalayan silah kaçakçılarıyla kol kola gezdiler; inanmayın. 'Bir varmış dedik bir yokmuş demedik' annelerimizin ve babalarımızın içi acımasın diye. Bütün insani duraklarını geçtik insanlığın, dur duraksız ve kırmızı ışıksız yaşadık hayatı. Hangi yanımızdan yara alsak öbür yanımıza devrildik yaşamak denilen ağrıyı azaltmak için. Çoğu kez hangi dilde ağlayacağımızı şaşırdık; çocuktuk cahildik.
SU VERDİK...
Hayvanların korkunç hikayelerini anlattık ve çiçeklere su verdik herkes uyurken. Sessizce... Şikayetsiz... Uyudu karanlığın bastığı bedeninde annelerimizin yorgunluğu, uyudu babalarımızın şakaklarındaki yoksulluk; biz uyumadık. O zaman anladık uykunun başıbozuk bir yılan gibi etrafımızda kıvrıldığını. Kentler yakıp yıkılmaya, mahalleler birbirine küsmeye, türküler kurşunlanmaya ve itiraz eden akranlarımız ölmeye başladı bir bir... İtiraz halimizi sevdik insanın hallerinden. Sırayı bozma pahasına itiraz halinde karar kıldık parmaklarımızı kaldırıp devlet dersinde bağırdık. İtirazımız var örtmenim... İnkar etmeyelim; seviyoruz bu itiraz halimizi...
SUSTUĞUNDA...
Ben büyürken; ekmek 100 kuruştu yağ ve tüp ve şeker karaborsa... Ne olmuştu da herkese yetecek kadar ekmek, şeker ve yağ üretilen Türkiye'de uzun kuyruklar oluşuyordu? Kimse bu soruyu yanıtlamıyor. Meclis kaçak güreşiyor, iktidar müstevlileri kendi dertlerine düşmüş sandalye hesabı yapıyor, aziz vatanın bütün kalelerine girilmiş, bütün tersaneleri işgal edilmişken ve bu imkan ve şerait içindeyken konuşmamız engelleniyordu... Ne yapacaktık? Susacak mıydık? Susmadık... Yürüdük. Aynı yolu aynı yola yürüyenlerin yorulmaz duyarlılığıyla...
Şarkılar sustu sonra;
"Bir şarkı ne zaman güzel değildir / Sonu olduğu zaman / Sonu yoktur çünkü güzel şarkıların / Hiç kimse bir şarkıyı sonuna kadar söyleyemez / Nasıl ki; ölüm öldürenlerinse / Korku korkmuyor görünenlerin / Şarkılar tersi / Yalnız bir menekşeden sapmıştır onun yüreğiyse"
Tamam; ürküttük tarla kuşlarını / Ama aşkı ürkütmedik hiç...