Filistin; çaresizliğim...
Şu dünyanın haline bi bakın; savaşın biri bitiyor biri başlıyor. -Haklısı haksızı olmaz bu işin. Savaşlar olmasın dünyamızda- Şimdi de Filistin kanıyor. İsrail halı dokur gibi bombaladı Filistin'i. En çok çocuklar kırılıyor savaşta. En çok onlar ölüyor. Dil dişin ağrıyan yerine mi değermiş? Ben en çok onları görüyorum babalarının kucaklarında; "Kucakta kaldı ölü heey!" diye bağırdım geçen gün televizyondan olanları izlerken. Bir fotoğraf var gözlerimin önünden gitmiyor. Bir baba ve oğul bir duvarın kenarında -şimdi hatırlayamadığım bir yükseltinin arkasında- sıkışmışlardı. İki taraftan da gelen mermilerden korunmak için baba duvara yapışmış. Esmer teni duvarın rengine bürünmüş. Oğlu; küçücük elleriyle babasına yapışmış. Babanın elleri oğlunu korumak için üstünde. Nasıl bir görüntüdür unuttunuz mu? Ben hiç unutmadım. İnsan babasından çok şey bekliyor. Babası boş kalmış resim çerçevelerinden bir çocuk olmayı kim ister? Kimse... Hangi çocuk babasının kendini korumaktan aciz biri olduğunu görmek ve düşünmek ister? Hiç kimse! Öyle bir pozisyonda bağırmış mıdır o oğlan çocuğu; "Baba!!!" Ne anlama gelir nereden türemiştir bilmiyorum ama bizim dilimize de ne yakıştı bu deyim; "Baba!" Babamı düşündüm bir an. 1970. Henüz 8 yaşındayım. Samsun'da Çarşamba Köprüsü üzerinde; kardeşim, annem babam ve ben yürüyüp evimize gideceğiz. Bir dost ziyaretinden dönüyoruz ailecek. Çarşamba'da olur olmaz yerde silahlar patlardı o zaman. Biri sıktı karanlığa. Ardından belli ki diğeri. Sonra köprünün üzerine düştü karaltıları. Biri bize doğru koşmaya başladı. Açıktayız. Ne yapabiliriz? Tek çare 25 metre yüksekten ırmağa atlamak. Belki. Ben hemen bunu düşünmüştüm. Gündüz oyunlarımın en önemli yerlerinden biri o köprüydü çünkü. Babam hepimizi o iki kocaman eliyle köprünün korkuluklarına yapıştırdı ve yaslandı üzerimize. Yanımızdan gelip geçti karaltılar. Hep o anı hatırlarım bu fotoğrafa baktıkça. Babamın bizi elleriyle korumaya çalışmasını. Çıplak insan eli mermiye ne yapar? Babamın eli mermiden korudu bizi. Kötülükten, bu hayatın yanlışlarından, uzaklığından iyiliğin... Çamura şekil veren eli, o akşam alacasında korudu bizi. O olaydan yıllar sonra Filistin'de bir baba oğlunu elleriyle korumak istiyor. Çapraz ateşte kalmışlar. İsrailliler'in mermileri yalayıp geçiyor ikisini. Ama baba en çok oğlunu korumak istiyor o çaresiz elleriyle. Filistin; kanayan yaram; zavallı elim; sol elim; çaresizliğim...