Yahu, bir yazının nasıl yazıldığına ilişkin bir sürü kelam ettik ama yine de anlatmak gerekiyor. Çünkü, Mevlana'nın dediği gibi; "Ne anlatırsanız anlatın, anlaşılacak olan karşı tarafın sizi anladığı kadardır!" Evet, hakikaten böyle. Ne anlatırsanız anlatın, yine de içinden anlayacaklarını cımbızla seçip onu anlıyor karşınızdaki. Ve anlatacağınız şey içinizde, dilinizde, yüreğinizde kalıyor bütün takım taklavatıyla. Ne mi anlatmak istiyorum? Ne bileyim işte, dünyanın hallerine ilişkin ne varsa?
ALEMİN DERDİ Acayip kinli alem. Önyargılı, husumetli.... Gözünün üstünde kaşın var desen, gözünü çıkaracak kadar husumetli. Ateş olsa cürmü kadar yer yakar ama öyle işte. İnsanın canı sıkılıyor.
Bir şey yapacaksın; yapmaman için ne lazımsa, bir yere gideceksin; gitmemen için ne lazımsa, bir şeyi göreceksin; görmemen için ne lazımsa yapıyorlar... Her şey onların olacak, her şeyi onlar görecek, her şeyin hakimi onlar olacak. Alçak dağları yaratanlar onlar, o yaratının izleyicileri bizleriz. Hayatta katmazlar bizi o yaratının aşamalarına. Hep onlar yapacaklar. Bir işin başına geçmiş olmalarını kendilerine verilmiş en büyük hazine olarak görür böyle tipler. Etrafınızda çokturlar. Bir de bunların etrafında yağcı ve varlık nedenini bu ulu yaratıcıların kendilerini ulu yaratıcı saymalarına neden olmakla görevlendirmişler var. Bunlar da hayatımızın bir baş ka rengidirler. Onlar üretmez; yaratıcının yardakçılığını yaparlar. Hayatımızın ortaoyununda Kavuklu ile Pişek ar hep vardır ve var olacaktır.
Dağıtmayalım; herkesin istediği gibi olamazsınız. Peki, herkes sizin istediğiniz gibi olsun mu? Bu da mümkün değildir ama biz zaten bunun böyle olmasını istemeyiz. Ayrı düşünen ve davranan insanların yaşadığı bir toplum bize daha bir zevk verir.
İnsan kısım kısım, yer damar damardır çünkü.
Herkes, bir elin parmakları gibi olmaz. Kaldı ki beş parmağın beşi -aynı vücuda bağlı olmalarına rağmen- bir olmaz...
Hal böyleyken herkesin sadece bize benzemesini istemek ancak alçak dağları yaratanların aç gözlülüğünden kaynaklanıyordur.
İÇİMDEN GEÇEN Kanaat önderlerini yaşatmasını bilen toplumlar bu arsızlıktan hep uzak durmuşlardır. Durmak durumundadırlar dahası...
Arsızı-hırsızı-hırlıyı-mazlumu aynı anda görebiliyor, hepsini ayrı yerlerine oturtabiliyor ve bozulması olası hakkaniyet duygusunun zedelenmemesi için çalışıyor musun? Seni insan kılacak şey budur. Zalimin zulmü varsa mazlumun Allahı vardı. Ve almayacaksın mazlumun ahını ki çıkmasın aheste aheste...
Sözüm mazlum görünüp zalimin yanında yer alanlara; mazlumun ahı zalimden aheste aheste çıkarken siz yanında olmayın. Dileğim ve yüreğimden geçen budur...