Yazmaya yani kendimi anlatmaya memleketin yaşadığı en büyük yıkımdan sonra karar verdim; -Bir de abi nasıl her gün yazıyorsun diye soranlara yanıt olsun diye-
Anlatayım;
Hüzünden ve aşktan söz ederken gözyaşlarımızı 'nehir kenarı karanlığına' saklardık. İyiliksever ve hüzünlü ama dik başlı türkülerin, diz kırmayan, boyun eğmeyen şiirlerin iri adımlı çocuklarıydık. Ne demiştik?;
Çocuktuk cahildik biz bu dünyada.
Fotoroman sevdaların içinde büyüdük; kabul, mahallemizde hep bir Fahriye Ablamız vardı; utanmayın, siyah-beyaz filmlerde yazlık sinemalarda en öndeydik. Tuttuğumuz takım yenildiğinde odamızın, yoksul kondularımızın duvarlarına yapışır ilk biz ağlardık; kabul...
Sevdiklerimiz için ağaçlara "Seni seviyorum" kazıyorduk; ama babamız ölene kadar bilemedik kadrini kıymetini. Ardından en çok biz ağladık sonra... Kabul, limon kolonyası, geniş yaka gömlek, midi, maksi, mini, biraz afili favori, İspanyol paça pantolonduk...
ORALET OSMAN Oralet reklamlarıydık aile ziyaretlerinde ve aile ziyaretleri başlamadan önce; "Bir maniniz yoksa annemler size gelecek"tik; Opon başağrımızı geçiriyordu; ama anlamıyorduk baş ağrımızın neden olduğunu; kabul. Evlerimizin sakız gibi çarşafları Tursil ve Persil kokuyordu, annelik biraz saçını süpürge etmekti, ne olduğunu bilemeden doluştular hapishane kapılarına, saçlarının süpürgesi bir tek şeye yaradı; hüznümüzü ve acımızı süpürmeye; ama biz evlendiğimiz salonların Kasap Havası'ydık...
GIRGIR DERGİSİ Pazar yollarında babalarımız erzak dolu fileleri taşırken peşine takıldığımız destancılar; "Yasak aşk yaşadığı için 17 yerinden bıçaklanan Ayşe'nin dramıııı!" diye çığırıyorlar biz inanıyorduk; tamam... Sonra o seslerden aldığımız ezberle "Tüh be bizi yine yedi Avrupalılar!" tiradıyla celallenip Eurovision karşısına diziliyorduk ailecek. Mahallecek binip pikniğe gittik bir kamyon kasasına doluşup, biraz çizgili pijama, biraz beyaz fanila, biraz çay bardağında rakı, bolca duman, yakan top ve taş üstü oolum kavgaları
Gırgır dergisinin Avanak Avni'siydik, Hafiyesi Mahmut ve Beleşino, -haa unutmadan usta Beleşino'yu Maradona'dan 20 sene önce çizmişti.- Biz 'Nasreddin Hoca gibi gülen Bayburtlu Zihni gibi ağlayandık.'
Ali Bey Amca ve yaramaz Hüdaverdi, anarşist Pırtık belki... Çizgi romanlar Teksas, Tommiks ve İngiliz sömürgecilere karşı savaşan Ontario Kurdu Kaptan Swing; Kalemizin etrafında su hendeği vardı. Macera göbek adımızdı.
Çocuktuk cahildik biz bu dünyada...
* Yarın: Seninle Bir Dakika