Yazmak niyetinde değildim, lakin niyetim değişti. Bu aralar her önüne gelen, özgürlüklerin sınırları hakkında ahkam kesip duruyor ya, cuk oturdu, yazayım dedim.
Olay
Trabzon'da geçiyor. Devletin tiyatrosu olan kurumda, bir oyun sahneleniyor.
Haşmet Zeybek'in '
Düğün Ya da Davul'u. Buraya kadar problem yok.
Problem Trabzon Devlet Tiyatrosu'nda oyunun rejisini yapan
Volkan Özgömeç'in,
dramaturgi adı altında oyunu mıncıklamasıyla başlıyor. Medyaya yansıyan haberlerden anlıyoruz ki, oyundaki repliklerden bir kısmı güncelleştirme taktiğiyle, yeniden yazılıyor.
DRAMATURGİ NEDİR? Bu olay en önyargısız bakışla,
oyunun yazarına saygısızlıktır. Kimin haddinedir özgün bir eseri deşiştirerek, yazarının aklına bile gelmeyen eleştirileri orasına burasına sokuşturmak. Buna
dramaturgi değil, 'uyanıklık' denir.
Peki, dramaturgi neye denir?
Özdemir Nutku'nun '
Gösterim Terimleri Sözlüğü'ne bakalım; oyun sanat bilimi demekmiş. "Oyun metni üzerindeki çalışmaları ve sonra da oyunun sahnelenmesi açısından sanatsal bilgileri kapsayan uğraş alanı."
Yani metni eskimiş kelimelerden kurtar, geçtiği dönemin sahneye iyi yansımasını sağlayacak ayrıntıları belirle, günümüzde artık geçerliliği kalmamış bölümler varsa onları buda filan demek istiyor Nutku. Yazarın yazamadıklarını da sen ekle değil.
Bu yazı
Trabzon Devlet Tiyatrosu kadrosuna 'oyun nasıl sahneye konulur' dersi niteliğinde olmadığından ayrıntılara girmiyorum. Müşkülatları varsa çağırsınlar yardımcı oluruz. Gelelim mevzua, 'Düğün ve Davul'un tokmağını, Trabzon'da ele geçiren Yönetmen Volkan Özgömeç, düğünü fırsat bilip, davuldan detone sesler çıkarmayı maharet sanıyor anlaşılan. Sıkışınca da '
sanat ve özgürlük' konulu ne olduğu belirsiz bir hamasetin kollarına fırlatıyor kendisini. O iş, o kadar basit değil sevgili kardeşim!
KAHRAMANLIK... Bir kere sanatta özgürlük arayışına girmek için mekanın yanlış.
Devletin parasıyla yapılan tiyatroda böyle kahramanlıklar sakil kalıyor. Denendi, emin ol yapmacık kalıyor. Doğru, sanatta sansür olmaz ama
oyun metni de,
bakkal veresiye defteri gibi, orasına burasına ok çıkarıp eklemeler yapılacak
karalama kağıdına çevrilmez.
Zılgıtı yiyince paşa paşa üzerini çizdiğin bir iki repliğine baktım, lakin müthiş pırıltılar göremediğimi itiraf etmeliyim.
"Başbakan kimden korkar?" "Başbakan ABD'den korkar.", "Ananı da al git!", "Burası yan gelip yatma yeri değildir." Sevgili Yönetmen, senin bu dahiyane repliklerin toplumu dönüştürmeye aday tiyatronun ağzında, pek yavan kalıyor. Bunlar meydanlarda söylendi, oraya bile tam oturmadığı için düzeltildi. Tiyatro daha estetik anlatım şekilleri oluşturma sanatıdır.
Tiyatro meslek birlikleri ne gelince,
savunmaları çok zayıf kaldı. Bence artık ahbap çavuşu bırakıp tiyatroyu savunsunlar.
Sözün özü, tiyatroda yönetmen önemlidir ama yazar ondan da önemlidir. Seyirci ise hepsinden önemlidir. Kızdırmaya gelmez.
En son söz;
kapat DT'yi, iyi projeye destek versin devlet. Külliyen özgür olalım hepimiz.