Biz lisedeyken münazaralar çok popülerdi. Bir konu belirler, gruplara ayrılır tartışırdık. Öğrenciler arasında her grubun tutkulu taraftarları olurdu. Karşı tarafa cevabı zor bir soru sormaya görün, salon alkışlarla, 'Yaşşaaa! Varolll!' sesleriyle çınlardı.
Münazaraların en flaş konularından biri, "Para mutluluk getirir mi?" tartışmasıydı. Bir taraf, 'Para olmadan saadet olmaz' tezini savunurken diğer grup 'Paradan önemli şeyler var' diyerek haklı çıkmaya çalışırdı. Galibiyet çoğunlukla seyircinin ateşini ve alkışını arkasına alan tarafın olurdu.
Geçen Cuma akşamına bomba gibi düşen AK Parti'nin kapatma dilekçesiyle birlikte, kendimi lise yıllarındaki münazara salonlarında gibi hissettim. Taraflar haklı çıkmaya çalışıyor, halk alevli seyirciler olarak, grubunun arkasında olduğunu göstermek için; kahvede, televizyon ekranlarında, ev sohbetlerinde inanılmaz bir performans gösteriyordu.
Köşe yazarları, durmadan haklı gördükleri tarafın elini güçlendirmek için yazıyor, ekonomistler, işadamları, hukukçular sanal bir tartışmanın içindeymişçesine coştukça coşuyor; rakamlarla, elle tutulur verilerle konuşmak yerine, gönüllerinden geçtiği gibi görüş bildirmeyi tercih ediyorlardı.
İyi de bu başımıza gelen, okul münazarası gibi, zil çalınca bitecek bir şey değil ki! 1 günde borsayı 1 yıl geriye atacak kadar ciddi bir şey. Mali piyasalara maliyeti 33 milyar dolara ulaşan, ülkemizin kaldıramayacağı kadar kritik sonuçlar doğuran bir şey. Çok havasına girdiğiniz görülmekle birlikte, bu yaşadıklarımız münazara falan değil. Anlayamadığınız kadar hayati! Zil çalınca filan da bitmeyecek!
Üstelik bu münazara havası, kendi gündemini öyle bir ortalığa yayıyor ki, başka hiçbir şeye yer kalmıyor.
Hatırlayın artık; ekonomi diken üstünde, açlık sınırında milyonla ifade edilecek kadar çok insan var. İnsanımız ortalama ilkokul dördüncü sınıf düzeyinde eğitim almış durumda. Bu asırda, 6 kişi birleşip 1 yılda ancak 1 kitap okuyabiliyoruz... Tiyatroya hayatında hiç gitmemişlerin sayısını tahmin bile edemiyoruz.
Aklıma takılmıyor değil, münazara konumuz "Para mutluluk getirir mi?" olsaydı, bundan daha mı anlamlı olurdu?
KÜLTÜR KÖPRÜLERİ Kızılay, Ankara ve İstanbul'a kültür köprüleri kuruyor. Üstelik bu köprüden geçiş ücreti olarak ödeyeceklerimiz, Kızılay'ın afet fonunu güçlendirilmesinde kullanılacak.
Özcan Deniz'in katılımıyla gerçekleşecek olan projede, muhteşem bir orkestra öncülüğünde, Rumeli'den Doğu Anadolu'ya keyifli bir yolculuk bekliyor Ankara ve İstanbullular'ı.
Hem ruhunuzu dinginleştirmek hem de kara gün dostu Kızılay'ın afet fonuna destek olmak istiyorsanız; şimdiden programınızı yapın, derim.
Kültür Köprüleri, 25 Nisan'da Ankara Anadolu Gösteri Merkezi'nde, 26 Nisan'da ise İstanbul TİM Show Center'da kuruluyor.
Bu arada Kızılay'ın çeşitli projelerine destek olmanın en kolay yolunu arayanlara da, www.kizilay.org.tr adresine bakmalarını öneririm.