Sosyal devlet
Hiçbir zaman tam olarak iktidar olamayan sosyal demokrasi, çoktandır rahmet-i Rahman'a kavuştu biliyoruz da... Aksak topal da olsa, oy kaygısıyla da olsa, şimdiye kadarki "sağ hükümetler" devletin sosyal görevlerini tırpanlamayı pek göze alamamışlardı. Fakat bizim dindar, ılımlı ve dahi liberal AKP'miz, "Evelallah" diyelim, devletin en temel sosyal görevlerine pervasız ve dahi fütursuzca uzanabiliyor.
***
Yasalaştırılması tasarlanan Sosyal Güvenlik Paketi'nin, devletin sosyal görevlerini tırpanladığını bütün sendikalar ve medya dile getirirken, Başbakan Erdoğan "Yalancılık yapmayın" diyor. "Sanayici" Sanayi Bakanı Çağlayan ise sendikacılara "Yüzünüz kızarmıyor mu, bari desteksiz atmayın" diyor. Aynı Başbakan birkaç gün önce AKP'li gençlere sesleniyordu, "Gençlerimiz geliyor, çoğu gitti azı kaldı" diye... Gençler de çılgınca alkışlıyorlardı.
***
Şöyle düşündüm. İşte o gençler, Sosyal Güvenlik (belki de güvensizlik) Paketi tam olarak devreye girdiğinde emekli olacak yaşa gelecekler fakat karşılacakları tabloyu düşünmüyorlar bile. Türkiye'de şimdi yaş ortalaması 67, 40 yıl sonra belki 70 olacak. Ama 65 yaşında emekli olan o gençler, topu topu üç-beş yıl emekli maaşı alıp tahtalı köyü boylayacaklar. Alacakları emekli maaşlarının alt sınırı da 540 liradan 213 liraya düşmüş olacak.
***
AKP zihniyetini ortaya koyan çok daha önemli bir gerçeği söylemek isterim: Emekli, dul ve yetimlerin maaş artışları sadece enflasyon kadar tasarlanıyor. Yani ülkede yaratılacak refah ve zenginlikten asla pay alamayacaklar. Bir de çıkmışlar, milli geliri nasıl artırdıkları ile övünüyorlar. Asil ihtiyaç sahibi yurttaşlar asla yararlanamayacak olduktan sonra, milli geliri zirvelere çıkartsan ne olur? Haaa pardon; kömür, bulgur ve seçim torbalarına devam edersiniz değil mi? İşte size "milletin temsilcisi" olmakla övünen iktidar!
***
"Müktesep haklar kaybolmuyor" diye posta koyuyorlar. Biz de yutacağız. Gelecek nesillerin hakları ortadan kalkıyor ya, ona ne diyeceksiniz? Bizim haklarımıza dokunulmuyor diye, evlatlarımızın sürünmesine göz yummamızı mı bekliyorsunuz? Yazık ki, öyle böyle yazık değil.