Yol arkadaşları
Yolculuktan gelip yolculuğa çıkan Fenerbahçe, dün gece VestelManisa'yı rahat geçti. Sezon başından beri, kendinden en emin Fenerbahçe takımını izledim. Avrupa'da sık sık izleyip, Türkiye'de özlediğimiz Fenerbahçe'yi... Orta alan bereketi, hücumdaki çoğalma ve yardımlaşma üst düzeydeydi. Cennetkuşları dün gece baharı erken getirdi Şükrü Saracoğlu'na.
***
Deplasman maçlarının en cömert takımı Manisa'nın, maçın başında iki ayrı savunma duvarı ördüğünü gördük. Biri orta saha çizgisi üzerinde, diğeri kendi cezaalanı çizgisi üzerinde. Fenerbahçe'de duvarcı ustası çok. İlk yarıdaki bütün gollerde kof savunmayı elden ayaktan düşüren inceliğin adı Alex'ti... Gollerin başlangıç ve bitiş noktalarında her karede Alex'i zledik. Gecenin starı olarak...
***
Fenerbahçe takım olarak hatasızdı. Ama sol kanattaki sihirli pabuçları işaret etmeliyim. UğurBoral'ın bindirmeleri lokomotif çığlığı gibiydi. Taraftarla arasındaki sevgi bağını güçlendiren, onun iliklerine kadar mücadelesi... Aurelio her zamanki Aurelio... Ama Edu'nun dün geceki performansının, atılan gollerin gölgesinde kalmasına da gönlüm razı olmaz. Kezman'ın kendini yeniden keşfe çıkan işçiliğini görmezlikten gelmeye de...
***
İkinci yarıda da hızını kesmeyen ve farkı artırma çabasından sapmayan bir takım izledik. Manisa, tuzaklarda çırpınan kelebekler gibiydi. Buna karşılık Fenerbahçeli yol arkadaşları, uzun yolun başında gibiydiler. ŞükrüSaracoğlu,Galatasaray maçlarından sonra en keyifli gecesini yaşadı.
***
Manisa'ya gelince... Yedikleri her golde iştahları açıldı, açıldıkça yediler... Zaten misafir gibi gelmiştiler, misafir gibi gittiler. Fenerbahçe karşısında kendini kaybeden bir takımın, sonu bellidir.