Sosyal demokrasi nedense unutuldu
Geçen iki yazımızda, Türkiye'nin temel politik sıkıntısına değinmiş, inanılmaz bir alternatifsizliğe itildiğimizden, AKP'ye adeta mahkum edildiğimizden bahsetmiştik. Ülkenin geneleksel siyasi yapıları çökertilmiş, çoğulcu demokrasi büyük yara almıştı. Her ne kadar Meclis'te değişik partiler varmış gibi bir tablo yaratıldıysa da, sonuç olarak her etkinlik AKP'nin iktidarını biraz daha pekiştirir olmuştu. Bu anlamda Türkiye'nin üzerinde dolaşan kara bulutlar, irticai bir yapılanmadan çok, rant üzerine kurulu bir tek parti hegemonyasına işaret ediyor.
*** Dikkat ederseniz, medyada yoğun biçimde liberal çevrelerle-AKP zihniyeti arasındaki çatışma ve tartışma dillendiriliyor. Sanki toplum bu iki akımdan birini tercih etmek zorundaymış gibi. Kazık kadar adam olmuş koskoca yazarlar birbiriyle kavga ediyorlar. Sen cumhuriyetçisin, sen demokratsın, ben şuyum, sen şusun diye... Liberaller arasında, bir tek Mehmet Altan, sosyal politikasızlıklara dair endişeler dile getirmekte, geri kalanlarının küreselleşme ile bir problemi bulunmamaktadır. Halbuki, küresel sermaye ülke ekonomileri ve yönetimleri üzerinde bir kabus gibi işlemektedir. Kendisine "Cumhuriyetçiyim" diyenin de, "Demokratım" veya "Liberalim" diyenin de, küresel sermaye egemenliği, CEO diktaları ve büyük şirketlerin soygunculuğu ile hiç meselesi yok. Yazık ki böyle...
*** Bu nasıl böyle oldu? İşte tam da söylediğimiz gibi, küresel sermayenin propaganda makineleri, istihbarat planları, gizli servis çalışmaları, tüketim çılgınlığı pompalamaları, anglo-sakson Batı'nın dayatmaları, Türkiye'yi AKP'ye mecbur bıraktı. Liberalleri onun kayığına bindirdi. Ama aynı zamanda sosyal demokrasiyi de pasifize etti. Türkiye'de sosyal demokrasi unutuldu. Niçin? Çünkü, Türkiye'yi içine sürüklendiği ekonomik bataklıktan ve küresel sermaye tutsaklığından ancak sosyal demokrasi kurtaracaktı. Samimiyetime inanabilirsiniz ki, değil sadece Türkiye'yi, AKP iktidarını bile ancak güçlü bir sosyal demokrasi hareketi kurtacaktır. Sağ ve sol geleneklerden süzülecek, güçlü politik kadrolarla oluşturulacak bir sosyal demokrasi hareketi... Küresel sermayeye, büyük devlet dayatmalarına, holding haydutluklarına dur diyecek, hukuku, demokrasiyi, cumhuriyet kazanımlarını geliştirecek, neo-liberalizmin küstahlığına son verecek, onurlu bir Türkiye yaratacak bir siyasi yapılanma şart olmuştur.
|