Bugün Pazar
Bugün Pazar. Tatil yani. Evdeyim. Uykusuzum. Sen çıkmayınca aklımdan uyku giremedi içime. Gözlerimi sıkıca yumdum. İçim geçti mi zaman zaman bilmiyorum. Ancak uyudum diyemiyorum. Bugün pazar. Herkes keyifli bir dinlenmeye uyandı. Benin durumumda bir değişiklik yok. Çok kederliyim. Yalnızlığım biraz daha büyüdü. Umutlarım ufaldı. Bugün Pazar. En sevdiğimiz Pazar ilaveleriyle birlikte kapıya bıraktılar gazeteleri. Açamıyorum bile katlarını. Bir kat daha büküp gazeteliğe bırakıyorum. Oysa şimdi burada olsan, ne kavgalar çıkacaktı aramızda. Sırayla okumak yerine sevimli bir dalaşla, öncelik hakkı için didişip duracaktık. Şimdi hepsi senin olsun diyorum, ses yok. Bir an gelsen, falımızı okusan bari. Bugün pazar. Kahvaltıların krallığını ilan ettikleri gün yani. Ekmeğin ucu uğruna kavgaların kralını yaptığımız gün. Bana zorla süt içirmediğin tek gün. Hava soğuk olmasa da sensiz bir bahçede kahvaltı yapmaya gidesim yok. Nihayet anlıyorum, Pazar gününün de kralı kahvaltı değil senmişsin! Bugün pazar. Senin beni bırakıp gidişini işaretleyeceğim gün yani. Bilmem bu kaçıncı pazar ve sen yanımda yoksun diyeceğim gün. Umutsuzluğumu pazarlık konusu bile edemeyeceğim tek gün pazar. Sen yoksan, kimsenin de yanımda olamayacağı gün bugün. Kimsesizliğin, insanın üzerine üzerine geldiği gün anlayacağın. Bugün pazar. Öğleden sonrasını bir türlü planlayamadığımız gün bugün. Deniz kenarına mı yoksa alışveriş merkezinin ışıltılı koridorlarına mı demir atacağımıza bir türlü karar veremediğimiz gün. Şimdiye kadar iki öğleden sonrasının olmadığına hayıflandığımız pazar bugün. Sen yoksun ve öğleden sonrası boş kaldı pazarın. İnanmayacaksın ama nasıl geçeceği belirsiz, sıkıntılı koca bir gün oldu çıktı bugün.
ŞİMDİ MEMNUN MUSUN? Biliyorsun bugün pazar. Tek başına bir yerlere gidilmesi en yasak gün. Beni bırakıp gittiğine memnun musun çok merak ediyorum. Bugün bana ne kadar pazarsa, sana da o kadar Pazar. Bugün, ben ne denli bunalmışsam, sen de öyle olmalısın. 'Yorgun ama uykusuzum' lafı, benim ağzıma ne kadar bulaşmışsa, senin ağzını da onca acıtması lazım. Bugün pazar dön artık. Gelmemesini istediklerimize yakalanmadan çıkalım evden. Nereye istersen oraya gidelim. Ekmeğin iki ucunu birden sana bırakayım tamam mı? Hiç pazarlık etmek yok söz veriyorum. Filmi sen seç. Mısır kutusunu ben tutayım. Ve ellerimiz mısır kutusunda birbirine çarptığında elimi hep ben çekeyim. İstersen ışıklar yanana kadar çekme başını omzundan. Bugün pazar. Küslüğe en karşı olan gün yani. Pazar günü de küsecek olduktan sonra insan, ne zaman mutlu olacak? Ne zaman yaşadığının farkına varacak? Ne zaman aldığı nefesi ciğerlerinin dibine yollayıp, 'yaşamak işte bu kardeşim' diye avazı çıktığı kadar bağıracak?