Eleğin dibindeki zümrüt
Okurlarımın bana en sık sordukları soru; "Gerçek aşkı nasıl bulurum?" Gelen maillerden bulamadıkları anlaşılıyor. Bana yazılanlardan herkesin inanılmaz bir arayış içerisinde olduğu sonucu çıkıyor. Aşk nerede o halde? Neden bu kadar aranmasına rağmen genellikle bulunamıyor? Niçin saklanıyor bizden aşk? Aşkı, zamane 'aşk susuzlarının' nerelerde aradıklarına bakalım önce! Günümüzde bu çaba gerçek ve sanal olarak iki gruba ayrılıyor. Aşkı klavye başında aramak yerine sokağı tercih edenlerin, yoğunlukla okul arkadaşlıklarını gönül yoldaşlığına çevirdikleri anlaşılıyor. Elbette arkadaş gruplarında birbirlerini tanıyanlar da azınlıkta sayılmaz. Mesai arkadaşlığının ne zaman aşk yaraları açacağı ise, tam bir muamma. Bir de uzak yakın akraba aşkları var, tıbben uygun olmayanlarının bile oranları az değil. Tesadüfleri, ısrarlı reddedilişlere rağmen yılmayanları, 'mucize aşklar' sınıfında gördüğümden, bunları genelin dışında tutmak gerektiğini düşünüyorum. Yoksa sokakta bir görüşte aşık olup, yıllar süren çabalarla birlikte olmayı başaranlar da yok değil. "Mecnun artık Leyla'yı çekici bulmuyor" diyenlere cevap olacak günümüz aşk efsaneleri var. Ve hep olacak! Her dönemin eskimeyen sevda hikayeleri; el ele tutuşarak, göz göze bakışarak, bir ömür bakıp doyulmayarak kazınıyor, aşkın yazılı olmayan tarihine. Elekten kumun aktığı gibi, zaman; içindeki acıları, ayrılıkları, gözyaşlarıyla ıslanan hatıraları akıtıp yok ediyor, geriye zümrüt güzelliğinde sevda destanları kalıyor. Hayatının kısacık bir döneminde hangi acılara rağmen olursa olsun, eleğin dibinde kalan bir zümrüde sahipseniz ne mutlu size. Bütün insanlığın peşinde koştuğu gizeme sahip olmuşsunuz demektir. Şimdi elinizde olmasa da ne gam! Bir de sanal aşklar var. Miladını bugün yaşayanların bildikleri bir arayış yöntemi bu. İnternetin yaygınlaşmasıyla başlayan. Çığ gibi büyüyen ve zamanımızın yarar mı zarar mı getirdiği en çok tartışılan yöntemi. Aynı zamanda en ticari aşk arama şekli. Parayı bastırıp 'platin üyeliğe' sahip olmadan, muhtemelen aşık olacağınız kişinin özelliklerine ulaşamayacağınız bir tarz. Şanslı olanların kameradan canlı izleyerek, diğerlerinin bir fotoğrafla ya da sevda dolu sözlerle gönüllerini kaptırdıkları sanal aşklar zinciri, genellikle bir saadet halkasına dönüşemiyor. Bu yoldan hayallerine kavuşanlar yok mu? Var elbette. Ancak hayatlarını mahvedenlerin yanında, parmakla sayılacak kadar az, bu 'sanal peri masalı kahramanları' maalesef. İnsanın aklı karışıyor değil mi? Sanal kolay gibi görünüyor, gerçekse nihayetinde gerçek. Sanal aşkların, modifiye edilmemiş hallerini hatırlıyor musunuz peki? Biz eskiden onlara 'mektup aşkları' derdik. Daha zordu, imkanları kısıtlıydı ama vardı. Soranlara söyleyelim, aşk aramakla bulunmuyor, sorulmakla çözülmüyor. Olsun! Aramaya da sormaya da devam. Mucizeler de nihayetinde gönülden çağrılmadan gelmiyor.