Daniel Day Lewis'den Oscar'lık performans
Bu hafta size Toronto'dan yazıyorum. Okuduğunuz üzere görev aşkıyla yanıp tutuşup diz boyu kara bile pabuç bırakmadan paşa paşa gidip filmimi izledim ve şimdi de bunu sizlerle paylaşacağım. Bu arada filmlerin Kanada ile Türkiye'de birbirine yakin tarihlerde vizyona girdiği dikkatimi çekti. Tabii istisnalar kaideyi bozmuyor. Oscar'ın en iddialı filmleri burada çoktan seyircisi ile buluştu. Dikkatimi çeken diğer konu sinema salonları. Ses ve görüntü olağanüstü güzeldi. Arkadaşlarım 'Famous Players'ın eski bir salon olduğunu söylediler. Böyle eskiye can kurban. Gelelim filmimize... Türkiye'de "Kan Dökülecek" ismiyle vizyon giren film bu yılın en iddialı filmlerinden birisi. Seyredince de bu iddianın da asılsız olmadığı kolayca anlaşılıyor.
Biraz etkileyici biraz sıkıcı "Kan Dökülecek" izleyiciyi 20. yüzyıl başlarının Kaliforniya'sında şaşırtıcı bir yolculuğa çıkartırken unutulmaz bir karakterle de tanıştırıyor: Petrol sayesinde hem kendisini, hem de tüm kasabayı değiştiren girişimci Daniel Plainview... Filmde, arazisinde petrol çıkartma haklarını almasıyla birlikte servetini hızla katlayan bir işadamı ile kasabanın karizmatik genç rahibinin paralel öyküsü anlatılıyor. Güney Kaliforniya'da petrol bulunmasının ardından ortaya çıkan tablo, "Altına Hücum" olgusunun eşdeğeri. İşadamının Amerikan Rüyası tarafından yok edilmesiyle birlikte filmin öyküsü hırs ve inançların irdelemesine dönüşür. 'Kan Dökülecek' geçen sezon oynayan 'Jesse James Suikasti' gibi 1800'lerin sonu 1900'lerin başını beyazperdeye taşıyor. İkisi arasındaki en önemli fark ise Jesse'nin gerçek Daniel'in ise hayali bir karakter olması. İkisinin de ortak noktası acımasız ve inançsız olmaları. Kendisinden başka kimseye inancı olmayan Daniel eline gecen her fırsatı sonuna kadar kullanacak birisidir. Bu uğurda adam öldürmekten bile kaçınmaz. 'Kan Dökülecek' etkileyici yer yer sıkıcı bir film. Gereğinden fazla uzun. Ama bir gerçek var ki Daniel Day Lewis'in olağanüstü oyunculuğu. Sanatçı canlandırdığı karaktere öyle bir hayat veriyor ki hayranlıkla 2 saatin üzerinde bir zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz. 'Benim Sol Ayağım' filmindeki müthiş performansı ile Oscar alan sanatçı daha sonra 'Var olmanın Dayanılmaz Hafifliği', 'Son Mohikan' ve 'Amerikan Gangsterleri' gibi filmlerle sinema tarihine geçti. Az ama öz film yapmayı seçen sanatçı 'Kan Dökülecek' filmindeki 'Daniel' karakteri ile uzun sure hafızalardan silinmeyecek.
Alkışlar yönetmene... Filmin yönetmenliğini üstleneni tebrik etmek istiyorum. Son derece az karakterle böylesine etkileyici bir film yapmak gerçekten yetenek istiyor. Filmde her ne kadar Daniel Day Lewis performansı ile öne çıksa da filmin görünmeyen kahramanı yönetmen Paul Thomas Anderson. Aynı zamanda senaryoda da imzası bulunan Anderson 'Daniel' ile tıpkı Dostoyevski'nin kahramanları gibi bir karakter yaratır. Ayrıca tıpkı Dostoyevski gibi inanç üzerine bütün konuyu şekillendirmiş. Basta yavaş yavaş karakteri bize tanıtmaya başlıyor. Daha sonra Daniel'in farklı yüzlerini görüyoruz. Her ne kadar acımasız birisi olsa da Daniel'in bile bir insani yani var. Kardeşinin çocukluk fotoğrafını gördüğü andaki ağlamsı çok etkili. Filmin en etkili sahnelerinden biri de finali. Yönetmen bir kreşendo gibi konuyu finale getiriyor ve muhteşem bir oyunculuk gösterisi ile noktayı koyuyor. Şunu iddia edebilirim ki 'Daniel'ı 'Citizen Kane' gibi sinema tarihine geçecek bir karakter. Son derece etkili görüntü ve sanat yönetimi filmi diğer artıları. 'Kan Dökülecek' biraz katilim biraz sabır isteyen bir film. Bunları vermeye hazırsanız muhteşem bir filmle sizleri baş başa bırakıyorum. Bu arada filmi birlikte izlediğim dostlarım Ayman Mahmood, Zerrin ve Serdar Yilgoren'e selamlar...