Kıbrıs davası ne oldu?
İki gün önce Kıbrıs Türk Federe Devleti'nin (KTFD) kuruluş yıldönümüydü. 33 yıldır "devlet" olarak varlığını koruyan Kuzey Kıbrıs için Yunanistan Başbakanı hala "cemaat" diyor. Rumları "devlet" Türkleri "cemaat" olarak gören bir mantıkla Kıbrıs'taki sorun ne kadar çözülebilir, bunu yakın zamanda göreceğiz. "Yakın zaman" diyorum, çünkü Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler yeniden ısınıyor. Bu yakınlaşma sırasında öncelikle gündeme gelecek konu Kıbrıs olacak.
***
Bugün sözü önce KTFD'yi (1975/83) sonra da KKTC'yi kuran Rauf Denktaş'a bırakıyoruz. "Kıbrıs kahramanı" yakın zamanda neler olabileceğini anlatıyor: "Mart içinde BM'den bir heyetin gelecek. Bu heyet taraflarla temas ederek uzlaşma niyeti olup olmadığını araştıracak. Ve müsbet bir sonuç alırlarsa o zaman görüşmeleri başlatacaklar. "Amerika ve İngiltere diyor ki, bu kez biz de daha etkin bir şekilde müdahale edeceğiz. Ve tarafların olumlu yolda gitmesini sağlayacağız. "Bunlara göre olumlu yol, Rumların evet diyebileceği bir formüldür. Yani teslimiyete doğru bizi zorlayacaklar." Peki Türkiye ve KKTC ne yapmalı? Denktaş'ın yanıtı kısa: "Uslu çocuk görünümünden kurtulup, hakkımız olanı koruyacağımızı dünyaya duyurmalıyız."
***
Müzakerelerde iki tarafın eşitliğine dayalı yeni bir "devlet" yapısı oluşturulabilecek mi? Denktaş anlatıyor: "Bizi görüşme masasına davet edenler, Anan Planı'nı bize kabul ettirmek için ellerinden geleni yapanlardır. Ve biz buna "evet" dedikten sonra, 'Kıbrıs Türkleri madem ki buna (evet) dediler, bundan sonra ayrı bağımsızlık, ayrı egemenlik isteyemezler. Türkiye bunları bu çizginin altında tutsun' diyenlerdir. Bunları söyleyenler, aynı zamanda Kıbrıs'ta tek halk bulunduğu ve Türklerin yüzde 20 azınlık olduğu görüşünü savunanlardır. Şimdi bunlar bizi meşru hükümet olarak tanıdıkları Rum idaresiyle masaya oturtacaklar." Denktaş'ın bir de endişesi var: "Amerika Türkiye'ye telkinde bulunurken "önerilerinizi Rumların kabul edebilecekleri şekle sokunuz, demiştir. Dolayısıyla bu görüşmelere kırmızı çizgimizi duyurmadan oturduğumuz takdirde, bizi Rum'a yamalamanın ötesinde bir şey düşünülmediğini göreceğiz."
***
Nedir kırmızı çizgi? Denktaş anlatıyor: "Kırmızı çizgimiz, iki egemen devletin ortaklığını esas almaktır. Bunu esas almadan masaya oturmak hata olur..." ... Ve uyarı: "Anan Planı'nda Türkiye, Türk askerini de adadan çıkarmayı kabul ettiği için, Rum tarafı şimdi askersizleştirme adı altında bunun en erken zamanda yapılmasını istiyor ve varılacak anlaşmanın AB normlarına uygun olmasını istiyor. Bunun anlamı, adanın tümünde yerleşim ve dolaşım serbestisidir. Bu da bizi azınlık olarak darmadağın halde Rumların insafına bırakmak olur..."