Renk ayrımı HasanDoğan'ı iki yıl önce FatihTerim'le bir kahve sohbeti sırasında tanımıştım. Futbol ve milli takım arasında elçilik yaparken, aniden kabuğuna çekilmiş hali de şaşırtmıştı beni. Şimdi bütün kulüplerin "adınamühürbastığı" birinin, Futbol Federasyonu Başkanı olması, yeni pencerelerin açılacağının resmidir. Beni en çok mutlu eden açıklama, "Türkiye'ninfutbolcuithaledendeğil,ihraçedenülkekonumuna" bürünme hedefidir. Alt yapıyı üste çıkaramayan ülkelerin, geleceği aydınlık değildir çünkü.
***
Bu federasyonun en anlamlı görüntüsü, yönetime giren isimlerin, geleceğin kulüp başkanları olma ihtimali yüksek isimler olmasıdır. O yüzden yönetenlerin kalitesi, yönetilenleri de kaliteye itecektir. Bunu umuyorum! Ben HasanDoğan'a güvenirim ama bazı kulüp başkanlarına güvenmem. Çünkü HalukUlusoy'un gidişini engelleyenlerin, futbolun kirlenmesinde oynadıkları rolü asla unutmadım.
***
HasanDoğan'ın Futbol Federasyonu Başkanı olması, Türkiye'de siyasetin futbola egemen olması mıdır? Ben siyaseti, ihanete tercih ederim.
***
Gelelim haftanın ayıbına... GazeteciHıncalUluç,Beşiktaş yönetimine futbol konulu bir eleştiri yöneltmiştir. Maksadını aşmış bile olsa, Beşiktaş yönetiminin cevabında kullanılan dile bakın. "Neolduğuyadaolmadığı,kamuoyutarafındanyıllardırbilinenpembekazaklıHıncalUluç..." Bu yakışıksız cevap tarzı, belden aşağı vurmaktır. Beşiktaş'ın zarafetini reddeden, aykırı bir açıklamadır.
***
Her gazetecinin eleştiri hakkı olduğu gibi, eleştirilme hakkı da tasarruflarda saklıdır. Ama yöneticilerin, içinde saklı duran sıfatların, HıncalUluç'un yazdıklarına cevap olmadığı ortadayken, bunun adı ayıptır. Bu ayıbı hiçbir renk örtemez.
***
Çünkü yöneticilik zarafetini yitirmekle, belden aşağı vuruş arasında "renkayrımı" yoktur. Pembe ya da siyah! Delikanlılık renklerde değil... Yüreklerdedir.
***
İnsanlar haklı oldukları davaları, haksız tepkilerle yok ederler ya... Bundan büyük yenilgi yoktur.