Aşk kıyımı
Kendilerini verdikleri mülakatlarda sanatçı olarak tanımlayan; şarkıcı, türkücü, oyuncu, çalgıcı takımının, aşkın anlamını nasıl dejenere ettiğinin farkındasınız, değil mi? Onlar da farkındalar! Ancak reklam yapmak, ekstraya çıkmak ve fiyatlarını biraz daha yükseltmek için, aşkın içini boşaltmaya devam etmek zorundalar. Gözümüzün önünde gerçekleşen bu 'aşk kıyımından' sadece şarkıcı, türkücü, oyuncu, çalgıcı takımı sorumlu değil elbette. Asıl suçlu sabahtan gece yarılarına kadar televizyon ve gazetelerde onların bu katliamına tanıklık eden bizleriz. Hadi onlar aşkı rezil rüsva etmeye utanmıyorlar, peki bize ne oluyor? Seda Sayan'ın kendisinden 22 yaş küçük gizemli sevgilisi neden hepimizi bu kadar ilgilendiriyor? 'Bütün bunlar saçma sapan şeyler' deyip geçmek yerine, neden önüne 'reklam' kelimesini getirerek aşkı bir tarafından işin içine sokuşturuyoruz? Can Tanrıyar'la Petek Dinçöz'ün uzatmalı ilişkilerini muhteşem bir peri masalı gibi yıllarca izledikten sonra, canlı yayında kıydırdıkları nikahlarını, gözümüzde yaşlarla işte aşkın zaferi diyerek neden izliyoruz? Aşkın bütün hallerini bir kenara bırakarak, sürekli kötü halini hayatımızın ortasına taşıyıp duruyoruz. Her gün aşk adına ne rezillikleri seyrettiğimizin farkında değil misiniz? Kimin kimi aldattığının bilançosunu tutmaktan, aşkın aslında doyumsuz bir mutluluk hali olduğunu unutur olduk.