Amerika ile birlikte mi?
Mümtaz milletimize, televizyon programlarında son yılların değil belki de yüzyılın en seksi ve tabii ki verimli diyalogları seyrettirilirken... Bir zamanlar haberci olarak temayüz eden Çiğdem Anad, milli zamparamız Tamer Karadağlı'nın örtülü çalışmalarını araştırmacı gazetecilik dürtüleri ile eşelemeye çalışırken... Kimin kimi boynuzladığı hararetle tartışılırken...
***
Enerji Bakanımız Hilmi Güler'in aslında bomba tesiri yapması gereken açıklamaları neredeyse güme gitti. Ki o açıklamalar yine televizyonda ama nispeten ciddi bir platformda, Taha Akyol'un eğrisi doğrusunda faş edildi. Dedi ki Enerji Bakanı: Irak petrollerini Amerika ile birlikte ortak işleteceğiz! Belki İngiltere üçüncü ortak olabilir.
***
Şimdi biraz irdeleyelim bakalım, iş nereye gidiyor, gidebilir diye... Amerika, daha iki gün önce Bush'un söylediği üzere, Irak'a kalıcı, (en azından 10 yıl daha) olmak üzere çöreklendi mi? Çöreklendi. Bunun için, dünya kamuoyunu bile karşısına almayı göze aldı mı, aldı. Maksat, hem BOP ile Ortadoğu'ya yeni bir dizayn getirmek ve aynı zamanda da Irak'ı üs seçerek tekmil Ortadoğu enerjisini kontrol etmek, hatta buradan Hazar havzasına yakınlık tesis etmek miydi? Evet!
***
Bu projede, sonradan İngiltere dahil tekmil AB ülkeleri (Polonya gibi yeni yalakalar hariç) çekimser kalmışken... Finansal olarak güçlü Almanya ile birlikte İran direnmekte ve etki alanını genişletmekte iken... Şanghay İşbirliği Örgütü unsurları, Ortadoğu ve Avrasya'da kurulacak bir Amerikan hegemonyasına kafadan karşı çıkmakta ve ona göre düzen kurmakta iken... Türkiye'ye biçilen bu yeni format acaba neye dayanıyor? Amerika Irak petrollerinden Türkiye'ye bir şeyler verecekse bile (sahiden verecek mi, verebilir mi?) karşılığında ne isteyecek? 1 Mart tezkeresinden bu tarafa Türkiye açısından bir eksen kayması mı söz konusudur? Söz konusu ise Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu yeni eksendeki yeri ve görevi ne olacaktır? Buyrun buradan yakın!