Şahin Çocuk öldü
Annesine telefon açmış İstanbul'a. Demiş ki: "Anam izninle sinemaya gideceğim. Beyaz Melek için bilet almış arkadaşlar. Tasalanma. Derslerimi çalıştım, ödevlerimi yaptım. Kurstan çıkıp gideceğiz." İnşaat mühendisi anne Oya Hanım, bu masum arzusunu hoş görmüş oğlunun. "Peki, çocuğum git. Ama çıkınca hemen eve, anneannenin yanına dön. Merakta koyma kadını" demiş.
BEYAZ MELEK OLDU Sonra sevinçle "Tamam" demiş arkadaşlarına ve kursa doğru yürümeye başlamışlar. Ne bilsin ki kursun kapısından girerken hain eller patlatacak bombayı. Orada, oracıkta korkunç gümbürtünün ardından havaya uçup, taş zeminlere çakılacak körpe bedeni. Daha 17 yaşında, kendisi de bir 'Beyaz Melek' olacak, ne bilsin Şahin Çocuk...
ÇOK BAŞARILIYDI Ben onun o güzel yüzünü anacığının cüzdanından çıkartıp gösterdiği fotoğraflarda gördüm. O bomba için olay yeri adresi veriyorlar ama eksik, bir de bu ananın yüreğinde olmuş infilak. Anlatıyor: "1 yaşındayken çekti gitti babası. O da mühendisti. Ben ona hem analık hem babalık yaptım. İşlerim İstanbul'da olduğu için oğlum annemle kalıyordu. Bu yıl üniversiteyi kazanıp İstanbul'a gelerek tıp okuyacaktı. Kesin konuşuyorum, çünkü yapılan deneme sınavlarında hep ilk 10 içindeydi."
HASTA BEŞİKTAŞLI Eren Şahin'in dayısı Prof. Dr. Mukadder Eronat ise Dicle Üniversitesi Edebiyat Bölümü Başkanı. Taziye evinde anlatılmaz bir hüzün içinde görüştüm Mukadder Hoca'yla da. Sonra Eren'in yaşadığı, önceki gün çıkıp bir daha dönemediği anneanne evine de gittim. Giysilerinden duvar süslerine, avizeden terliğe siyahbeyaz olan, Kartal amblemleriyle dolu genç bir Beşiktaşlı'nın odasıydı girdiğim. Ders kitapları, gitarı, rock müziği kasetleri, her şeyi derli toplu, pırıl pırıldı.
MÜKEMMELDİ Olay yerine dönüp dershanede baş sağlığı dilediğimde ise onu son gören insanla, fizik öğretmeni ve Eren'in danışman öğretmeni olan Hilmi Kaya'yla tanışıp konuştum. Gözleri kan çanağı gibiydi. "Evladım gibi severdim. Diyarbakır Rekabet Kurumu Fen Lisesi'nde yatılı olarak okuyordu. Çok iyi bir çocuktu ve çok başarılı bir öğrenciydi. Kursta da mükemmel bir performans gösteriyordu. Hedefi ya tıp ya da elektrikelektronik mühendisliği okumaktı. Olaydan 10 dakika önce odama geldi, konuştuk. Bana su almaya gideceğini söylemişti. Sonra çok büyük bir patlama oldu ve dışarı çıktığımda öğrencimin cesediyle karşılaştım. Ailesinin İstanbul'da oturduğunu biliyorum. Bir yakını vardı burada. Kendisi Diyarbakır Fen Lisesi'nde yatılı olarak okuyordu. Eğer patlama 5 dakika s onra olsaydı yüzlerce ölü olacaktı. Çok üzgünüz. Patlamada, öğrencisini almaya gelen bir velimiz de öldü."