İçimizdeki yabancılar
Kendilerini "Aydın-düşünür" sınıfına koyan bazı gazetelerin bazı yazarları, en küçük fırsatta halkımızın değerleriyle çatışıyor veya dalga geçiyorlar. Milletimizin tamamına yakınının benimseyip hassas olduğu konularda adeta "İnadına" hareket edip laf sokuşturanların son günlerdeki malzemelerinden biri de Avusturya'daki başı örtülü çıplak kadın heykeline duyulan tepki... Viyana'da dikilen heykele "Türk lokumu" adını vermeyi de maharet zannedenler, belli ki, içlerindeki bir hesabı dışa yansıtıyor. Türkler'e ve Müslümanlar'a saldırıların yoğunlaştığı bir zamanda çıplak kadın heykeline eşarp giydiriyor ve adını da "Türk lokumu" koyup sanat icra ediyorlar. Söz konusu heykel bir sabah devrilmiş görülünce de "Türk ve Müslümanlar sanata böyle öfkeli" demeyi ihmal etmiyorlar. Yani Türkler'in sinir uçlarına bile bile basıyorlar, sonra haklılıklarını anlatabilmek için en ucuz polemikten kaçınmıyorlar. Yabancıları anladık ama, içimizdeki yazarçizer takımına ne demeli? Bu ülkenin insanları arasında yaşayan takımdan kimileri bile, başı örtülü çıplak kadın heykelinde hiçbir hakaret olmadığını savunabiliyorsa vay halimize! Onlar için, olsa olsa "Lokumu kaptırdık" mavrası veya "Türbanlı Barbie bebekleri alıp satarlar ama Türk lokumu heykeline kızarlar" mantığı daha önemli.