Yine türban
Farkında mısınız; marifetli bir sihirbazın şapkadan tavşan çıkartması gibi, siyasi iktidar da onca dert ve mesele varken, gündeme bir anda yeniden türbanı soktu. Ne oldu ve nasıl oldu bilen bilse de; TBMM'de bütçe görüşmelerinin sürdüğü, adalet mekanizmasında yeni kadrolaşmaların tartışıldığı ve en önemlisi de bölücülüğün her tarafta yaygınlaştığı bir zamanda, yukarıdan aşağıya türbanla düşüp kalkıyorlar.
Peş peşe çıkan haberler 24 Kasım Öğretmenler Günü etkinlikleri kapsamında kazandığı ödülü türbanından ötürü alamayan Adana'daki imam hatip öğrencisi kızımızın yaşadığı acıya bir anda yenileri eklendi. Meğer başka bir kızımız da Rize'de mağduriyet yaşamış. O da Valilik Binası'na başörtüsünü çıkartarak girmiş. Bir başka acı da İstanbul'da, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde gerçekleşmiş. Türban istismarıyla öteden beri suçlanan bir gazetenin haberine göre; bir anne, ameliyattan çıkan 22 aylık bebeğinin yanına başörtüsü hijyenik olmadığı gerekçesiyle sokulmamış.
Cumhurbaşkanı da dertlendi Türban konusunda, en tepedeki makam olan Cumhurbaşkanlığı'ndan, daha açıkçası; Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül'ün bizzat kendisinden çıkan o esrarengiz ve muammalı değerlendirmeyi de biliyorsunuz herhalde... Pakistan'a giderken, "akredite" denilen güvenilir ve test edilmiş gazetecilerle sohbetinde YÖK'ü gündeme getiren Cumhurbaşkanı, "Eşi çarşaflı" notu düşürülen rektör adayından bahsedip nasıl dehşete düştüğünü anlatmıştı dramatik şekilde... Ertesi gün YÖK'ün böyle bir not düşmediği kesinkes belirtip Cumhurbaşkanlığı'ndan da apar-topar yanlış anlaşılma açıklaması yapılmasına rağmen, halkın kafasında "ahlar-vahlar" kaldı. Abdullah Gül'ün son sözleriyle bilgi sahibi olanların vicdanında YÖK'ün türban karşıtlığı yer etti. Dolayısıyla olan oldu ve türban savunucuları ile karşıtlarının hatları tamamen ve yeniden belirginleşti.
Çözeceklerine dertleniyorlar Konuyla ilgili medyada yer alan diğer araştırma ve anketleri de hesaba katarsanız, önümüzdeki dönem, türban savaşları açısından oldukça hararetli geçecek demektir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da telefondan başını kaldıramayacak ve kamuoyunun duyup şahit olduğu her hadisenin mağdur denilen failine "Alo" deyip "Geçmiş olsun" dileklerini üzüntüyle sunacak. Hatta, kendi ailesinin de geçmişte yaşadıklarını anlatıp bundan sonra karşılaşabilecekleri durumları da bildirmelerini isteyecek. İlginçtir; Cumhurbaşkanı'ndan Başbakan'a kadar en tepedekiler bile sokaktakiler gibi dertlenip üzüntülerini beyan ediyor; ama türban yarası ile istismarı da dört koldan yaygınlaşarak sürüyor. Bu işi kim halledecek hakikaten!