Skandallar
Günlük koşturmacada yeterince irdelenmeyen o kadar çok şey var ki... Toplum olarak hepimizin dikkatini çeken, ancak üzerinde yoğunlaşılamadığından sıradan bir olay gibi gelip geçen şeylerin, aslında küçümsenmeyecek skandallar olduğu sonradan anlaşılıyor. Son günlerde yaşananlar içinde de inanılmaz hadiseler var. Polislerin yer aldığı vukuatların ardı arkası kesilmedi mesela... Parkta ve trafikteki ölümler esrarengizlikleriyle öne çıktı. Kamuoyunun tepkisi ile Emniyet camiasının üzüntüsü de aynıydı. Neden böyle oluyor?" sorusuna cevap aranırken, polislerin zor şartlarda görev yapmaları üzerinde duruldu. Böyle bir ortamda; aslında üzerine gidilmesi gereken husus polisin yetki ve salahiyetleri olmalı. Geçmişteki Ali kıran baş kesen polisin yetkileri de kuşa döndürüldü. Memurlar nasıl davranacaklarını ve ne yapacaklarını şaşırdı. Üzülecekler ama "Dost acı söyler" hesabı dikkatlerini çekelim. Suçlu veya suçsuz, muhataplarını baskı altına alıp etkisizleştirebilmek için meseleyi de kendi açılarından dolandırmamalılar. Karşılarındakileri suçlayabilmek için hayali suç oluşturmamalılar.
15 yaşındaki kız ağlatılır mı? Skandal denilecek hadiselerden biri de 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle Kozan'da düzenlenen etkinliklerde yaşandı. Kompozisyon yarışmasında birinci olan İmam Hatip Lisesi öğrencisi Tevhide Kütük ödülünü almak için türbanla sahneye çıkınca, apar-topar indirildi. Sivil veya asker, hiç fark etmez; 15 yaşındaki bir kız çocuğu ödül almış ve o törene çağrılmışsa o kürsüden onu indirmemeliydiler. Ya oraya çağırmayıp ödülünü başka şekilde (mesela sınıfta) vereceklerdi ya da birileri bu işi planladı! Türbanı tartıştırmak için 15 yaşındaki çocuğa alet ettiler. Yazıklar olsun ki, yarışmada birinci olan böylesine başarılı bir kızımızı da herkesin gözleri önünde ve üstelik en sevinçli ve heyecanlı olduğu günde hüngür hüngür ağlattılar.
Gül'ün oğlu ticarette Ya yeni Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül'ün 16 yaşındaki küçük oğlu Mehmet Emre Gül'e ne demeli! Kereta; daha bu yaşta Kayserili olmanın bütün özelliklerini sergilemeye başladı. Babası Çankaya Köşkü'ne oturur oturmaz, meğer kendi de önce internet üzerinden, sonra da piyasada ticarete başlamış. TED Koleji'nde okuyan küçük Gül, sadece internet üzerinden ticaretle ilgilendiğini, ancak piyasadaki taze mısır satışından uzak olduğunu belirtmesine rağmen, internetteki şirket ile "Amcamın" dediği bardakta mısır satan "Daily Fresh" markalı şirketin adresleri aynı çıkmış. 15 yaşındaki liseli kız öğrencinin ağlatıldığı Türkiye'de, ondan 1 yaş büyük liseli erkeğin ticarette gülmesi ne kadar manidar değil mi?
Terör kıstırıldıysa bunlar ne? Dikkatleri çekse de üzerinde yeterince yoğunlaşılamayan gelişmelerin özellikle bölücü terörde yaşandığı aşikar... İktidar kaynakları ve işbirlikçi medya PKK'lıların kıstırıldığını ve teslim olmalarının an meselesi haline geldiğini belirtse de, her türlü tahrik ve iğrençlikler dolu dizgin sürüyor. İstanbul'un birçok semtinde DTP'li grup ve PKK'lılar camlarında Türk bayrağı asılı ev ve işyerlerini taşlayıp tahrip ettiler. Tersi olsa dünyayı ayağa kaldıracaklarını bildiğimiz çevreler, sus-pus seyrediyorlar. Tunceli'nin DTP'li Belediye Başkanı da herkesin gözü önünde intihar saldırısıyla 7 Mehmetçik'i şehit eden PKK'lı teröristi "özgürlük öncüsü", bebek katili Apo için kendisini yakanı da "özgürlük sembolü" ilan ediyor. Sayın Bakan Cemil Çiçek de TV'de şunları söylüyor: "8 askerin teslim edilmesinde DTP ve araya giren 3 milletvekilinin hiçbir katkısı yoktu. Amerika ve Irak'taki merkezi hükümet ile yaptığımız görüşmelerin sonucu teslim alınmışlardır. 3 DTP'li sadece şova gitmişlerdir." İtiraf gibi bir beyanat değil de nedir?