Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Saklambaç | Astroloji | Arşiv | Ana Sayfa
Bugün: 03 Aralık 2007  
Yazar Arşivi

YÖK'ün yabancı dili

Kısaca YÖK diye anılan Yüksek Öğretim Kurumu ile hükümet arasındaki mücadeleyi herkes biliyor. Keskin solcuların, 12 Eylül ihtilali ürünü olmakla, sağ siyasetçilerin ise başörtüsü gibi hassasiyet alanlarına olan müdahalesiyle kavgalı olduğu YÖK ile AKP iktidarı arasındaki ilişkiler tamamen kopmuş durumda.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'ndan itibaren pek çok müteahhit ve milli görüşçü mücahit ile çalışan Başbakan Erdoğan YÖK'ü de bir şekilde elde etme telaşında. AKP'nin TBMM'deki 341 kişilik grubunda, eğitimlerini batıda görüp oralarda yaşamış ve "kaymak tabakası" sayılacak kadar aristokratlar sınıfına girmiş milletvekilleri olmasına rağmen YÖK'ün yapısı ile ters düşülüyor.
Birbirini öteki gören merkezler olarak dikkat çekiyor AKP ile YÖK. İktidar gücünü elinde tutan AKP'ye göre YÖK; öteki Türkiye'nin temsilcisi ve halktan uzak. YÖK'e göre AKP ise devletin kuruluş ve hedeflerine ters olmakla birlikte, restorasyon yerine değiştirme ve dönüştürme peşinde. AKP'nin 2'nci iktidar döneminde birçok kurumda kadrolaşılacağını iyi bilen YÖK; özellikle Atatürkçülük değerlerine vurgu yaparak hedeflerini ortaya koyuyor. Zaman zaman da "Ulus devletten yana tavır koyuyor" izlenimini veriyor.

Söylem ve eylem farkları
İşte bizim için, işin püf noktası da burada bulunuyor. YÖK'ün söylem ve eylemlerinde Atatürkçülük ile ulus devlet hassasiyetleri örtüşebiliyor mu?
Bize göre örtüşmüyor. Mesela, Cumhuriyet'in değerlerine (haklı olarak) sık sık vurgu yapan YÖK, tarihimize, devletimize ve milletimize açıkça iftira ve çamur atan çeşitli üniversitelerdeki bilim adamı unvanlı bazılarına sesini bile çıkartmıyor. Hatta, keskin Atatürkçülük vurgularına rağmen, en anlamsız ve mesnetsiz şekilde Atatürk'ü karalamaya çalışanları da görmesine rağmen seyirci kalıyor.
Gelelim asıl konumuza... Devletimizin YÖK'ü, Türk üniversitelerindeki öğrencilerin ve öğretim üyelerinin en iyi şekilde yabancı dil öğrenmesini ister değil mi? Gerçek Atatürkçülük ve ulus devlet anlayışında da, bu durum vazgeçilmezdir.

Türkçe, bilim dili olmalı
Ancak, yabancı dilde eğitim çok daha başka bir şeydir. Buna rağmen YÖK'ün ve ulus devlet savunucularının dikkat etmesi gerekir. Çünkü eğitimini ve bilimsel çalışmalarını yabancı dilde yapan milletlerin dili "bilim dili" olma özelliğini kaybeder. Nesilden nesile aktarımı zorlaşır.
Dolayısıyla, Cumhuriyet hassasiyeti, bizim de takdirimizi kazanan YÖK, yabancı dille eğitimi bırakın sona erdirmeyi, adeta teşvik ediyor. Sanki Japonya, bugünkü eğitim seviyesine İngilizce eğitimle geldi. Batıyı panikleten Çin'in gelişimi İngilizce sayesinde oldu. Bu ülkeler ve Rusya gibi güç merkezlerinde bilim adamlarına "Önce İngilizce öğren. Sonra da gel" denmediğine göre, hatta Yunanistan ve İspanya gibi pek çok AB ülkesinde de başka dilde eğitim yapan kurumlara izin verilmediğine göre, bizim YÖK'ün ısrarı niye anlayamıyoruz!
Atatürkçü ve Cumhuriyetçi YÖK'e, öğretim üyelerini atama ve yükselmelerindeki "İngilizce yeterliliği" talebi hiç de yakışmıyor. Beyin ve ideal sahibi olmanın aranması gerekirken, yabancı dil şartı abes.

Yargı kararı da uygulanmıyor
Kaldı ki, YÖK'ün uygulamalarını bazı üniversitelerimiz de ileriye götürüp daha kahredici görüntü veriyorlar. Atama ve yükseltmeler için ÖSYM sınavlarına girip en az 65 puan alma şartı da yetmemiş olacak ki, Yardımcı Doçentlik, doçentlik ve profesörlük yükseltmelerinde "İngilizce sunum" adı altında 5 kişilik jüri karşısında İngilizce ders anlatımı istenmeye başlandı.
Üstelik bu jürilere de her profesör alınmadı. Mesela, 250'den fazla profesör olan İTÜ'de atama ve yükseltmelerde "İngilizce ders anlatımı" jürisine girebilen sadece 10 profesör olduğu belirtiliyor. Neticede İTÜ'deki bir öğretim görevlisi İngilizce ders verebiliyor ama atama ve yükseltmelerde tekrar sınava tabi tutuluyor. Böylece YÖK'ün tartışmalı bir uygulaması daha tartışmalı hale geliyor.
Yargının da "Atama ve yükseltmelerde üniversiteler ek kriter koyamazlar" kararına rağmen (Yargıtay 8. Daire'nin) İTÜ gibileri direnebiliyor. YÖK hem kendini, hem de kendine rağmen işgüzarlık yapan üniversiteleri düzeltmelidir. Atatürkçülük ve Cumhuriyetçilik de bunu getirir.
YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Davetiyeli facialar   / 02-12-2007
 Skandallar   / 28-11-2007
 Laf ola   / 26-11-2007
 Okeyden camiye   / 25-11-2007
 Kandil'de panik ha!   / 22-11-2007
 İhalelere ayar   / 21-11-2007
 Aaa, Türkçü Başbakan!   / 19-11-2007
 Domuzluk   / 18-11-2007
 İş'teki vatan evladı   / 17-11-2007
 MHP'nin politikası   / 16-11-2007
GÜNCEL
Gözünü Gözünü çıkardılar
Ilköğretim okulunun açılış töreni işkenceye dönüştü. Öğrenciler...
Üşenmediler
Son veda
Taşkınlığı polis önledi
Körlere bile gözlük yazmışlar
Hayata son bakış
Uzun namlulu cinayet: 3 ölü
SPOR
Yıkılmadım Yıkılmadım ayaktayım
Büyükşehir Cesario ve Sertan'ın golleriyle Sami Yen'i şoka soktu. 2.
Kartal'ın kabusu Rize
Tam dişimize göre
Hasan bırakıyor
Kredimiz tükendi
Bu yolun sonu finale gider
Hesap günü 11 Haziran
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
İSTANBUL Sisli 13°C 3°C 
ANKARA Sisli 8°C -4°C 
İZMİR Çok Bulutlu 16°C 5°C 
ANTALYA Çok Bulutlu 18°C 11°C 
ADANA Parçalı Bulutlu 17°C 5°C 
EKONOMİ
IMKB E: 54.213,820 D:% 1,94
DOLAR S: 1,179 D:% -0,88
EURO S: 1,738 D:% -1,11
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
GÜNCEL
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon
| Saklambaç | Astroloji | Mobil Takvim | Reklam | Künye | Ana Sayfa
    Takvim Servisi
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Üretim ve Tasarım  Merkez Bilgi Grubu
Shuanda Bildiriyor Blogomania Hepoku