Söz seyircinin
Ben hayatı film gibi yaşadığımı sanıyorum ya; sağ olsun Yüce Mevlam da gün geliyor başrol, gün geliyor arkadan geçip giden figüran rolünü veriyor zatı alime. Bazenkurumkurumkuruluyorumkendimce,bazendehaddimibildiriyorbanadünya. Merak ediyorum da; acaba çok izlenen, hatta reyting rekorlarını alt üst eden bir sit com mu hayatım? Yoksa, izleyicinin sadece alasga frigo yemek için yarısını beklediği sıkıcı bir sanat filmi mi? El alem ne düşünürse düşünsün, ben 'sonundaneolacak?' diye oturdum, ilk günden bu yana kaçırmadan izliyorum. Yönetmenim merak etmeyiniz!!! Var sadık bir seyirciniz!!! Son zamanlarda da, "eyuhartıkuzatmakiçinsaçmalayıpdurdular" dedirtecek bir karmaşa şeklinde gidiyor bizim dizi. Kimbilir kaç bininci bölümde, kabak tadı verdi iyice. Ben de keşmekeşin tam ortasında kulaç atıyorum bir sağa bir sola. Derin derin nefesler alıp kişisel gelişim kitaplarından öğrendiğim repliklerle tebessüm etmeye çalışıyorum hayata. Yarısından fazlası palavra da olsa. Bir yanından tutturmaya çalışıyorum dikiş. Çürük olsa da iplik. Diyorum ki, "İzinvermeyeceğimkimseninhayatımdabendenrolçalmasına." Sonra sen çıkıyorsun yine sahneye. Benim sahneme. Giriyorsun hayatıma. Bir kez daha "kabul" diyorum. Açman için tüm kartlarını, tüm samimiyetimle topluyorum masayı. Değişir sanıyorum insan. Değişirsin sanıyorum. Yanılıyorum bir kez daha. Ve yeniden görüyorum ki; can yakmak bir meslek olsaydı eğer, seni ordinaryüs profesör ilan ederdiler. Madalyalarını takacak yer, plaketlerini koyacak raf bulamazdın kendine. Ve ben, ilerlemen için sonsuz fırsatlar yaratırdım sana, kendi ellerimle. Eee, her başarılı erkeğin arkasında bir dişi vardır en nihayetinde. Tamam belli ki kopamıyorum senden. Belli ki alışkanlık denilen illetin aşktan da sevgiden de daha ağır bir yanı var. Biliyorum ki celladına sevdalı tüm zavallılar. Madem buradasın yine, madem hayatımdasın, madem bu dizinin erkek kahramanısın, o zaman teslim ediyorum seni seyircinin ellerine. Artık merak etsin dursunlar, seninki nasıl bir kalptir diye. Taştan mı, demirden mi? Taşıması zor değil mi? Hiç yanmadın mı, eğilip bükülmedin mi? Ben yapamıyorum ya, yapışıp koluna sorsunlar yol ortasında. "Neistiyorsunkızdan,kaçbölümburadasın,gitmekmiyoksakalmakmımaksadın?" Anlat derdini başkalarına. Neden varken bile yoksun hayatımda? Neden kurtulamıyorsun benden o kadar fırsatın varken? Neden 'gideyim' deyip gidemiyor, 'kalayım' dediğinde oturamıyorsun yanıbaşımda? Neden canımı almakken niyetin 'canım' diyorsun yalancıktan? Ya da tam tersi. Ne bileyim hissettiğin hangisi. Neden koşa koşa gelmen gerekirken hep kaçıyorsun uzağıma? Seyircin karşında, uydur artık bir mazeret. Severlerse seni, kal ilelebet bir bildikleri vardır. Sevmezler ise bir düşün, kimbilir nedenleri fazladır. Belki çekerler kulağından "Ayağınıdenkalkoçum" derler. Belki de basarlar bağırlarına. Benim haksız olduğuma karar verirler. Hatta 'dizidengideyim' diye imza kampanyası düzenlerler. Sana da bana da başkasını uygun görürler. Ama bence "Bırakkorkmayıda,tutşukızınkolundan,kurunbiryuva" derler. Korkma atmazlar seni kaynar kazanlara. Altına bolca odun koyup da gaz dökmezler. Yellemez kimsecikler alevi. Gerçi az bile sana cehennem ateşi ama kolay affeder seyirci de benim gibi.