Nazım Hikmet-Orhan Veli kavgaları
Orhan Veli ile Nazım Hikmet şiirleriyle çok atışırlarmış. Bilmeyen onları birbirine hasım, küs, selamsız sanırmış. Oysa birbirini seven, daha da önemlisi birbirine saygı duyan iki insanmış onlar. Örneğin Orhan Veli, "Hürriyete Doğru" şiirinde; "Görmüyor musun, her yanda hürriyet; yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol; git gidebildiğin yere" demiş ve tez günde yanıtı hem de "Oğlum" diye seslenerek vermiş yanıtı Nazım Usta.
'Balık mı olsam?' "Peki neymiş o yanıt şiir?" derseniz, şuymuş: "Denizin üstünde ala bulut, yüzünde gümüş gemi, içinde sarı balık, dibinde mavi yosun. Kıyıda çıplak bir adam durmuş düşünür. Bulut mu olsam, gemi mi yoksa? Balık mı olsam, yosun mu yoksa?.. Ne o, ne o, ne o. Deniz olunmalı oğlum. Bulutuyla, gemisiyle, balığıyla, yosunuyla."
'Yanına ne alırsın?' 1955 yılında Budapeşte'deki Kent Radyo'sunda bir konuşma yapan Nazım Hikmet, çok seyahat ettiğini söyler. Sorarlar: - Acaba bu sık seyahatleriniz sırasında yanınızda bulundurduğunuz kitaplar nelerdir? Nazım'ın yanıtı çok açıktır: - Şimdi size söyleyeyim. Mesela benim bavulumda neler var. Bir defa tabii Orhan Veli var. Öyle sanıyorum ki Orhan Veli bizim en güzel şairlerimizden biri. Çok genç öldü, yazık oldu ama ölümsüz.
'Ama olmaz ki' Konuşma ilerleyince Nazım'dan birkaç Orhan Veli şiiri okumasını isterler. İlk olarak 'çok sevdiğini' vurguladığı Sere Serpe'yi okur. "Uzanıp yatıvermiş, sere serpe; Entarisi sıyrılmış hafiften; Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor; Bir eliyle de göğsünü tutmuş. İçinde kötülüğü yok, biliyorum; Yok, benim de yok ama... Olmaz ki! Böyle de yatılmaz ki!" Şiir bitince de şu yorumu yapar: - Ne güzel Türkçe, sonra nasıl İstanbul, nasıl İstanbul kızı...