F.Bahçe'yi anlamak
Biliyorsunuz Fenerbahçe 100. Yıl'ında hemen hemen bütün branşlarda şampiyon olarak dünyada hiç bir kulübün elde edemediği başarılara ulaştı. Bugünlere öyle kolay gelinmedi. Sportif başarısızlıklar söz konusuydu. Ama gelinen noktayı hepimiz görüyoruz. Fener, futbol, basketbol, voleybol, kürek, yüzme, atletizm, boks, yelken, masa tenisi gibi branşlarda hem erkek, hem de bayan takımlarıyla birlikte 100. Yıl'da olduğu gibi 101. Yıl'a da damgasını vurmaya hazırlanıyor. Futbol takımı elbette işin lokomotifi. O da bu sene çok zor bir göreve soyunarak Şampiyonlar Ligi'nde de başarılı olmak istiyor. Başkan Aziz Yıldırım en son Divan Kurulu toplantısında yatırımlardan bahsederken yine büyük hedefler ortaya koydu. Yani Fenerbahçe'de durmak yok, hep ilerleme kaydedilecek. Delegelerin desteği sonsuz. Yani 30 milyona seslenen bir kulüpte dışarıdan bir kaç name okuyan kişinin ne düşündüğü hiç önemsenmiyor ve dikkate alınmıyor. Geçen hafta Kanal 1'de yaptığımız Telegol Programı'nda sevgili Adnan Aybaba, futbolcuların kulüp başkanlığı yapmasını savunurken benim de adımı geçirdi. Sağ olsun teveccüh buyurdu. Aslında dediği belki Anadolu'daki kulüpler için geçerli olabilir. Çünkü sadece futbolda yarışıyorlar. Ama Fenerbahçe'de bu konu asla söz konusu bile olamaz. İki tane transfer yapacağım diye Fenerbahçe'ye başkan olmanın yeterli olmayacağı ortada. Çünkü Fenerbahçe büyük bir şirkettir ve o şirketleri bu işlerden anlayanların yönetmesi gerekir. 3 bine yakın lisanslı sporcunun barındığı, yüzlerce çalışanının olduğu, 400 milyon euro değer biçilen bir şirketi emanet edeceğiniz kişi çok önemlidir. O yüzden Fenerbahçe, masaya yatırılırken ve sorgulanırken dünüyle bugününe iyi bakmak gerekir. Benim tavsiyem illa ki bir yerden kulp bulup, "Ben bunları eleştiririm arkadaşlar" diyenler biraz Kadıköy'e gelsinler. İnsanlarla konuşup, gerçekleri görsünler. Aslında görecekleri gerçek belli. O da asla objektif olamayacakları konularda ahkam kestikleri gerçeğidir.