Hepsini öpüyorum
Eindhoven'e maçtan bir gün önce geldik. Çıkacak kadro hemen hemen belliydi. Bir tek Gökhan mı yoksa Önder mi tartışması vardı. Zico, Gökhan'ı tercih etti. Oradaki endişemiz; bu gencin tecrübe noksanlığından dolayı bir hata yapıp yapmayacağıydı. Ama kendinden emin futboluyla mevkisinin en iyi adamlarından birisi olduğunu gösterdi. Topla çıkışları çok cesurcaydı. Deivid ile de iyi anlaşıyordu. Fenerbahçe oyuna kontrollü başladı. PSV saldırır gibi gözükse de golü düşünen taraf hep biz olduk. Çok pozisyon harcadık. İlk 45 dakikada Semih, Deivid ve Vederson'la girdiğimiz pozisyonlar oldu. Alex ile olgunlaşan ataklar yaptık. Semih ilerde rakibin iki savunma adamıyla mükemmel şekilde boğuşuyordu. Her şey tıkır tıkır işlerken, burada beraberliğe değil galibiyete geldiğimiz belli oluyordu. Alex'in sakatlanıp çıkması, takım adına büyük talihsizlik oldu. Zico bunun yerine Ali Bilgin'i aldı. Yalnız burada Ali Bilgin'i sağ kanada çekip oynatması gerekiyordu. Deivid de böylece çok daha iyi iş yapabilecek ve Alex'in bölgesine monte edilebilecekti. Aslında ikinci 45 dakikada da girdiğimiz pozisyonlar daha netti. Semih'in kaçırdığı pozisyonlar vardı. Taa ki 65. dakikaya kadar. Bu dakikada Deivid kırmızı kartla oyun dışında kaldı. Benim tribünden gördüğüm kadarıyla rakibe bir hareket yoktu. Tam bir hakem faciası yaşadık. Ama gene de Deivid topu bir saniye önce Carlos'la buluşturabilse sorun kalmayacaktı. Yani gol atabileceğimiz bir dakikada 10 kişi kaldık. Zico da çok yorulan Semih'in yerine Colin Kazım'ı sahaya soktu. 10 kişi kalmamıza rağmen mücadelemiz devam etti. Ve bizim için çok önemli olan bir puanla İstanbul'a dönüyoruz. Fenerbahçe bu gruptan çıkacaktır. Çok üzücü kötü günler yaşadığımız şu günlerde futbolcuların verdikleri mücadele şehitler ve aileleri içindi. Bakmayın takımda çok yabancı olduğuna. Maçtan önce onlarda bu mücadeleyi galip bitirmek için söz birliği yaptılar. Yakından bildiğim için söylüyorum. Ve hepsine helal olsun diyorum...