'Karnın mı acıktı usta?'
Önce Haseki, sonra Çapa'ya kolaçan turu attırıyorum şoföre. Son olarak Cerrahpaşa'da eski Adli Tıp'ın köşesinden, Fakülte Hastanesi'nin arka duvarını takip ederek ta Samatya SSK'ya kadar inen yokuşta durduruyorum aracı. Talimat veriyorum stajyere: "Ben insem tanırlar şimdi. Sen bir bak bakalım Hicri. Ama söylendiği gibi başka bir tarafından bak."
DALMIŞ GİTMİŞİM Arabanın içinde gazete okumaya dalıyorum, 5-10 dakika geçiyor, Saf Stajyer Hicri dönüyor. - Ne yaptın var mı bir şey? - Baktım abi. Tam söylendiği gibi baktım. - !!!!! - Önce yokuş aşağı baktım. Sonra aşağıdan yukarıyı seyrettim. Bir de karşıda sundurmalı bir kahve var. Onun çatısına çıkıp oradan baktım. Hiçbir anormallik yok. - Hicri "Başka türlü bak" dediklerinden bunu mu anladın sen evladım? - Ya ne anlayacaktım ki usta? - Ben seni bir güzel döverim de mübarek günde günaha girerim. Atla çabuk arabaya.
ŞANS KAPISI O sinirle "Yürü" diyorum şoföre ama anında da "Dur" diye komut veriyorum. Araba "Zınk" diyor, ben kapıyı açıp atlıyorum dışarı. - Hadi al makineni de gel çaylak. - Hayırdır abi ne gördün? - Bak koskoca mutfak var burada. "Hastane Mutfağı" yazıyor tabelada görmüyor musun? - Şimdi, gördüm usta ama n'apıcaz ki mutfakta? - Şansımıza demir kapı açık. Başka zaman girilmez buraya. - Goralı ısmarlayayım, şurada Fındıkzade'de en iyisi var. - Ne goralısı oğlum? - "Mutfak" deyince yani. "Karnın mı acıktı?" diye şey edeyim dedim.
'BAŞIMIZI DERDE SOKMA' Zevzekliğe ayıracak vakit yok. Hicri'yle cebelleşmeyi kesip dev mutfaktan içeri giriyorum. Kapıda 2 kişi beliriyor anında. Sivil giyimli, genç 2 adam. - Abi "Merhaba" ama buraya böyle giremezsiniz. - Niye, smokin mecburiyeti mi var? - Abi lütfen. Başımızı derde sokarsınız abi. Aaa, ağabii nereyeee?.. Adamlar bizi sokmak istemeyişinde haklı. Gerçekten de başları derde girecek. Hem sadece onların değil, burayı işleten ismi bende mahfuz 'catering firmasının' da başı derde girecek. Ortam tam Uğur Dündar'lık çünkü. Neler olduğunu öğrenmek isteyen, az öteden okusun gerisini lütfen.