Herkes çorbasının derdinde
Kabataş çaylığında Kara Selim diye bir şef garson var. Beynamaz adamdır, secdede, rahlede gözü yoktur. Annesi "Tümden kafir oldun. Çarpılacaksın" diye didikler onu. Lakin tınmaz, şu mübarek günlerde bile akşam üstü işten çıkar, Beyoğlu'na zıplar. Koftici, kolpacı ve torbacıların tekmili has arkadaşıdır Kara Selim'in. Biraz onlarla takılır, biraz tek tek meyhanelerine.. Geceleri geç vakitler oldu mu, İnci Pavyon'a damlar Kara. Dostu İclal'i kollar, izler, alır eve giderler...
ÇEKEK YERİ Bir de mesela köprü altı balıkçılarına usta işi, olta işi tutulmuş tek tük balıklarını pazarlayan, çift kağıtlı çarşafını, zivanasını bir de iyi basılmış malını yanından zinhar eksik etmeyen Ali Kaptan var Kabataş çekek yerinde.
SIRTLAYANLAR Eminönü Meydanı'nda kuş yemi, don lastiği, tıraş kremi. Bebelere balon, kızlara jüpon, dedelere baston satan kırık-küçük esnaf taifesi var. Lodoslarda kıyı kollayan lodosçular. Zonguldak'ta tren peşinden koşan. Düşen kömürleri alıp satıp, yakıp hayat kuran. Çöplerden cam, çöplerden kağıt, çöplerden aş kollayan, çuvallayan, sırtlayanlar var.
İSKELEYİ UZATAN Her bir kasabasında Anadolu'nun. Bir mescit, bir camii çıkışında. Yüzüne nur inmiş dedeler var ya da. Eleşkirt'te bir lastikçi çırağı, Sındırgı'da bir benzin pompacısı Maraş'ta bir kapı oymacısı, Vezirköprü'de bir semaver yapıcısı Manisa'da mesir macun kalfası, Reşadiye'de bir hamam tellağı. Urfa'da bir ciğer kebapçı, Zara'da bir pehlivan çırağı, bir dülger, bir tüccar terzi. Keçirborlu'da bir kilimci, Çorum'da bir leblebici var. Bir de mesela vapur yanaşırken "Ayaklara değmesin!" diye bağırıp, altı bilyeli tahta iskeleyi uzatan adam var.
MEŞGALELER Damlara konan antenlerin parıldak uçlarını yapan. Saat kordonlarının deliklerini açan. Odun deposunda kütük doğrayan. Tamirhanelerde yüzü paslanan. Daha buralara sığmaz meşgalelerin, işlerin, görevlerin on binleri, yüz binleri, milyonları var.
ÇELİK ÇOMAK Ama bildiğim inandığım tüm değerler üzerine yemin ederim ki; "şu fiyakalı yazarların, elit aydınların" yazdıklarından kelime haberleri yoktur. Çünkü gündemlerinde bunların esamesi yoktur. Onlar çelik çomak oynayadursunlar. Herkes işinde gücünde... Herkes o günkü çorbasının peşinde. Herkes ufak tefek yaşamını yaşayabilmek derdinde. Öyleyse bu kadar tantana, bu kadar muamma, bu kadar curcuna niye?..
|