Gecikmiş mektup
Emekli Orgeneral Hilmi Özkök'ün, Milliyet gazetesinden Fikret Bila ile yaptığı söyleşide, harika bir teşhisi var. "Birileri göbeğini kaşıyor diye adamı hor görürken, öbürü onun evine ayakkabısını kapı önünde çıkarıp giriyor ve onu kazanıyor. İnsanları adam yerine koymalı."
***
İnsanları adam yerine koyanlar, göbeğini kaşıyan adamları kazananlar, seçimi de kazandı zaten... Büyük kaleler küçük taşlardan yapılır. O kapı önünde ayakkabısını çıkarıp, bir insan kazanmanın ne olduğunu bilenler, kum tanelerine bile değer verip, bir kale yaptılar. Şimdilik yıkılmaz bir kale.
***
Hilmi Özkök'ün haklı eleştirisine karşılık, benim de karşı eleştirim var. Politikacıların yapmadığını askerler yaptı mı? 10 tane futbolcunun askerlik sorununa gösterilen özen, gariban vatandaşa gösterildi mi? Anası hasta, babası işsiz bir delikanlı askere alınırken, "Seni 33 yaşına kadar askere almayalım, ailene bak" denildi mi? Onun milli davası, milli futbolcuların yanında nasıl da kutsaldır aslında!
***
Toplumla ilgili böylesine harika teşhisleri olan bir Orgeneral, düşüncelerini neden topluma aktarmadı? Politikacılar da nasibini alırdı belki... Askerin ağzının içine bakan bir toplum da, bu resmin arkasında saklanmazdı.
***
Tohumu ekmek için suyu bilmek gerek. Toprağı bilmek gerek. Bildiklerini de zamanında söylemek gerek. Yoksa gecikmiş mektuplar, gazetelerde anı olur.
***
'Korkmayın ısırmaz'
Hayvan sevgisine boynumuz kıldan ince. Hayvan ölümlerine gazete ilanları verenlere de saygımız büyük. Ama tasmasını bırakıp köpek dolaştıran sorumsuzlara tepkimiz büyük. Sokaklarda köpeklerini dolaştırırken, korkan çocuklara ve kadınlara karşı en kolay çıkış yolunu bulmuşlar. "Korkmayın ısırmaz!" Oysa köpek ısırmalarından ölen insanlar var. Ben diyorum ki, bundan böyle, tasmayı köpek tutsun... Köpeğin boynunda da "Ben ısırmam ama sahibimden sorumlu değilim" yazsın. Sorunun kimde olduğunu daha iyi anlarız!
***
- Çocukları ilaçtan uzak tut... - Araba anahtarını üzerinde bırakma... - Borçtan sakın...
***
Başlamadan biten Şarkılar gibi Sorgusuz sualsiz Ayrıldık işte Seninle talan ettik Dağ gibi aşkı Nefes nefeseydik Yorulduk işte
Ey canım yüreklim Sevdalım benim Seninle yaşamanın Bir adı vardı Adını anarken Ürperir tenim Seninle kavganın bile Bir tadı vardı HakkıYALÇIN