'Sen' diye hitap etmek
Çeşit çeşit insan tipi vardır. Kimisi iletişimde sıcaktır, kimisi mesafeli, kimisi kibirli, kimisi canayakın... Farklı karakter yapısındaki bireylerle hepimiz karşılaşıyoruz. Her birimiz farklı olsak da birlikteyaşıyoruz bu hayatı... Bazen biri, sizinle tanıştıktan kısa süre sonra size 'siz'yerine'sen' diye hitap etmeye başlar. Kimimiz bunu sıcaklık olarak algılarken, kimimiz de tam tersine, saygısızlık olarak alırız. 'Sen' den 'siz'e geçişte, tabii ki yaş,toplumsalstatü,kültür gibi faktörler etkili; ancak bazı durumlarda 'sen' dediğimiz kişilere belli yerlerde 'siz' dememiz icap eder. Örnek verecek olursam; işyerinizde senli benli konuştuğunuz birine dışarıdan müşterilerin olduğu bir toplantıda '...hanım' ya da '...bey' dersiniz. Bazen kişilerle samimiyetimizi her ortamda belli etmek durumunda değiliz. Öte yandan, meslekyaşantımda da sık sık bahsi geçen bir durum vardır. Biriyle röportaj yaparız;, o kişiyle daha öncedentanışıyor da olabiliriz, hiç karşılaşmamış da olabiliriz. Eğer kişi benden yaşçabüyükse, toplumdakiyeriağırsa zaten onunla tanışıyor olsam bile, gazetede yayınlarken ya da televizyonda çekimde mutlaka 'siz' diye hitap ederim. Çoğu zaman yakınyaşlarda olsanız bile, okuyucuya ve seyirciye saygınızdan dolayı konuğunuza 'siz' dersiniz. Ben röportaj yaptığım kişiyle tanışıyor olabilirim ama evde5çayısohbetiyapmıyorum orada. Gazetecilik yapıyor ve okuyucuya ya da izleyiciye bilgi veriyorum. Tamam benim de konuğuma'sen' diye hitap ettiğim istisnalarım olmuştur; mesela 'AvrupaYakası'nınTanrıverdi'siSarpApak (benden 3 yaş küçük), milli basketbolcumuz HidayetTürkoğlu (benden 2 yaş küçük), benden 10 yaş büyük olsa da okul arkadaşım NasuhMahruki (Nasuh Bey demek garip gelirdi)... Ama çok iyi tanışsam bile röportaj yaptığım büyük çoğunluğa 'siz' derim. Bu konu nereden aklıma geldi diye sizler merak ederseniz; onu da açıklayayım. Geçen gün NurBatur'unPakistaneskiBaşbakanıBenazirButto ile söyleşisini okudum. BenazirButto bir dönemin önemli isimlerinden. Yıllardır sürgündeydi. GazeteciNurBatur, Butto ile Başbakan'lıkdönemindeilkröportajını yapmış. Yıllar sonra yeniden bir araya geldiklerinde çocuklarından neden başını örtmediğine, Atatürk'ten radikal İslam'a her şeyi konuşmuşlar. Güzel bir röportaj. Ancak, Batur eski Başbakan ve yeni dönemde de tekrar BaşbakanlığaveCumhurbaşkanlığı'na hazırlanan BenazirButto'ya tüm röportaj boyunca 'sen' diye hitap etmiş. İngilizce'you', hem 'sen' hem de 'siz' olabilir. Ama bir Türkgazetesiiçintercüme edilirken herhalde 'siz' olmalıydı. Çünkü röportaj yapılan isim hepimizin tanıdığı politikbirfigür.Başbakanlık yapmış bir kadınsiyasetçi. İlerde de yeniden politikaya atılmayı planlıyor. Röportaj yapan kişi röportajı veren kişiyle nekadaryakın olursa olsun, ki normal hayatta arkadaşlarmı bilemiyorum, bu tarz bir simaya 'sen' özneli sorular sorulmamalıydı. Ya da öyle tercüme edilmemeliydi. Benazir Butto'ya yöneltilmiş 'Bubitmeztükenmezkavgayagirdiğiniçinhiçpişmanolmadınmı?', 'Pakistan'dabaşınıörtmeniçindinibaskıgördünmü?','İstediğinhayatıseçebildinmi?' gibi soruları okuyunca tüylerim biraz diken diken oldu.