Ateşten ordu! MUHTEŞEM bir Fenerbahçe vardı dün gece. İlk kez bir İtalyan takımını, bu denli ezen bir Türk takımı izledim. Bütün futbolcuların ruhuna işleyen kazanma duygusu, maç boyu Fenerbahçe'yi terk etmedi.
***
Maçın 44. dakikasında Alex'in sağdan girip, rakibini felç ettiği pozisyona baktım. Harika bir gösteriyi tamamlayan Alex de ceza alanına baktı o sıra. Deivid'in vuruşu, Alex' in sanatçı ruhuna eşlik eden muhteşem bir vuruştu. "Bununadısistemfalandeğil" dedim. "Zeka,beceriveduygununoluşturduğubirtasarım." Ayaklarla atılmış bir imza...
***
İlk yarıda bol pozisyon bulan, rakibini kendi alanına hapseden tempolu bir Fenerbahçe vardı. Vederson'un sol kanatta RobertoCarlos'un arkasında boşluğu doldurması, Carlos'un pozisyon zenginliğinin de ilk sebebiydi. Carlos'un özellikle mermi gibi ortaları rakip ceza alanında tehlike yaratırken, Kezman'ın "yanlışduruşları" beklenen golü erteledi. Ama Fenerbahçe'nin gole susamış futbolunun bir karşılığı olmalıydı ve beklenen gol de ilk yarının sonunda geldi. Bu yarıda korkaklık hummasına kapılan bir İnter vardı. Maçı başladığı gibi bitirmeye razı bir takım olarak.
***
İkinci yarıda muhteşem bir Fenerbahçe izledik. Ama Alex bir başkaydı. Hiçbir Avrupa maçında onu böylesine iştahlı, böylesine dirençli görmedim. Maçın 67. dakikasındaki kafa vuruşu gol olmalıydı. Bu dakikalarda Fenerbahçeli futbolcuların şeytan üçgenlerinde, şaşkınlıkla dolaşan İnterli futbolculara baktım. Sarı lacivertliler bu yarıda net 5 gol pozisyonu yakaladı. Talihi yoktu ve sarı kartlarda rakibi kollayan bir hakem vardı karşısında. Dün geceki gösterilen kartlara bakarsanız, Decourt ve Samuel kesinlikle kırmızı kartlıktı.
***
Kaybetmesine kesin gözle bakılan maçlarda ayakta durmak, en anlamlı mirasıdır Fenerbahçe'nin. Dün gecenin galibiyetparfümüalınteriydi . Galibiyetten başka bir sonuç, dünkü mücadelenin karşılığı olamazdı zaten.