Değişime izin ver
ONA baktığınız, onu duyduğunuz anlarda size huzur ve dinginlik veren birini hayal edin? Bu ya bebeğinizdir, çocuğunuzdur, ya büyükannenizdir, şanslıysanız sevgiliniz ya da eşinizdir. Bunların dışında ruhani figürler de çoğu zaman huzur yayarlar. İşte geçen hafta Türkiye'ye gelen Brahma Kumaris Dünya Ruhsal Üniversitesi Avrupa Başkanı Jayanti böyle huzur ve dinginlik yayan bir hanım. Konuşmasında kendi yaşamımızın efendisi olmayı baz aldı. Tüm salon baştan sona güzel bakan gözlerle onu dinledi. Jayanti, Türkler olarak ne kadar şanslı olduğumuzu hatırlatarak sözlerine başladı. Mevlana gibi bir değere sahip olduğumuz için. Tanrının sevgisinin titreşimlerini böylesine güzel yayabildiği için. Bir Sema gösterisini düşünün... Dans ederek neredeyse transa geçerler. Dünya nüfusunun sadece yüzde 20'si maddesel başarıdan faydalanıyor. Alışveriş yapabiliyor ve nimetlerden yararlanabiliyor. Geriye kalan yüzde 80'iyse ne yazık ki yoksullaşıyor. Eşitlik mümkün değil. Bu yüzde 20'lik kesim maddesel hayattan ne kadar içsel dünyasına yönelebiliyor? Aslında ben pek sevmem; insanların ceplerindeki ya da bankadaki paralarıyla içsel dünya arasında bağlantı kurulmasını? Zengin de, orta sınıf da, fakir olan da içinde aynı olabilir. O yüzden yüzdelik oranları da bırakalım.
DIŞ FAKTÖRLER Hangimiz içsel dünyamızı tamamen yönetebiliyoruz? Olumlu veya olumsuz hissetmemiz dışarıdan gelen etkiyle mi oluşuyor yoksa? Eşiniz ters davrandı, kötü hissettiniz. Patronunuz iyi davrandı, iyi hissettiniz, trafikte bir şoför bağırdı, yine kötü hissettiniz. Etrafımızdakilerin titreşimlerinden etkileniyoruz. Biri düğmemize basıyor, sinirleniyoruz. Başka birinin yanında şefkat ve yüceltildiğimizi hissediyoruz. Hep başkaları mı kontrol edecek duygularımızı? Yaşadığımız ülkenin sorunları da bizleri etkiliyor, sıcak veya yağışlı hava modumuzu değiştirebiliyor. Evet böyle dış etkenler var etrafımızı saran... Etrafımızdakilerin daha fazla anlayışlı ve sevgi dolu olmalarını beklemek doğru mu? Keşke çevremdeki insanlar daha iyi yürekli olsaydılar diye hayıflanmaz mıyız? Başkalarını değiştirmeye çalışıyoruz ama bu imkansız. O yüzden kendimizi değiştirmeye izin vermeliyiz. Kararlar bize ait olmalı. Yaşamımızın kontrolü kendi elimizde olmalı. Yaşamın ve düşüncelerinizin enerjisini yönetmek istemez miydiniz?
BASİT AMA PAHALI Kendimizi değiştirmek aslında çok basit ama pahalı. Bugün dünyada en değerli olan şey, zaman. İşte bu çok değerli şeyi kendime vermeliyim. Herkes çok meşgul olduğunu söylüyor. Kendimize zaman ayırmayı unutuyoruz. Benliğimizi anlamak için ara sıra içimize dönmeliyiz. Yüzeysel dış dünyayla meşgulken iç hazinemizi unutuyoruz. İç dünyaya dönmek nedir peki? Biraz meditasyon yapmak, yani zihninizi sakin tutmak. Çoğu zaman 60 saniye bile zihnimizi sakin ve dingin tutamıyoruz. Lütfen bir deneyin. 60 saniye hiçbir şey düşünmeyin. Mümkün mü? Sadece azizler ve kutsal kişiler yapar sanıyoruz. Ama pratikle her birey bunu yapabilir. Değişime vicdanımızı temizlemekle başlamalıyız, diyor Jayanti. Evimizi temizlemek gibi, içimizi temizlemeliyiz. Düşüncelerimizi temizlemek için saf düşünceler beslemeliyim. Hislerim için de, herkes için iyi dilekler göndermeliyim. Ah bunu bir yapabilse herkes... Çok daha temiz bir dünya olacak. Çünkü ben pisliklerden, kötü ruhlu insanlardan, düşmanlardan, savaşlardan, ayak kaydıranlardan, birilerinin ekmeğiyle oynayanlardan, kıskançlardan, iyilik düşünmeyenlerden nefret ediyorum!