Aşkın yüzüne bakamıyoruz
Son zamanlarda 'aşkişi' iyice şirazesinden çıktı. Aşkı iş grubuna koymak zorunda kalıyorum çünkü, gerçek rant kapıları gibi bereketli bir hal aldı. Baksanıza mankendünyasına, piyasası düşen ya ayrılıyor ya da yeni aşklara yelken açıyor. Sanatcamiası farklı mı sanki! Konsere seyirci mi yok, ekstran mı azaldı, fiyatın yerlerde mi sürünüyor; durmakoşyenibiraşklacoş. Sanat camiası dedikse kimse havaya girmesin. Kendisine sanatçı dedirtenlerin yüzde 90'ından fazlası sanatçılığı bırak, eskimodelgramofon tadında okuyucu bile olamazlar. Neyse biz 'sanatçıların' aşklarına dönelim. Meşhurolmanınyoludaaşktangeçiyor. Siz son yıllarda sesi mükemmel olduğu için, konservatuar bitirdiği için, acayip rol kestiği için çok ünlü olan birisine rastladınız mı? Rastlayamazsınız, ünlü olmanın yolu televizyondagörünmekten, ekrana çıkabilmenin olmazsa olmazı da şiddetlibiraşkbelasınatutulmaktan geçiyor. Üstelik sıradan aşklara da geçit vermez bizim ekranjandarmaları...Yaerkekküçük,kadınbüyükolacak;olmadıbirDivabulunupenkısazamandaaldatılacak,odayoksabakkaldanmeyhanedenbirklipyakışıklısıpeydahlanıpilgiodağıolunacak. Bütünbunlarınismideaşkolacak. Bunları yaşayanların genel adına 'sanatçı' denilecek. Halk da ekranlara kilitlenip seyirliğin keyfini çıkartacak. Nerede o yoğurdun bolluğu demek isterdim, diyemiyorum maalesef. Tekmili birden bu sinemada çünkü. Affet bizi aşk. Yüzüne bakamıyoruz.