Güzel, dahi ve merkep!
Atalarımız zamanında söylemiş: "Neekersenonubiçersin" diye. Onyıl önce ektik, şimdi de biçiyoruz. Ama biçtiğimiz şey, her nedense bir şeye benzemiyor. Sizin anlayacağınız "mahsul!" bozuk çıktı. "Ot" desem, ot değil. "Arpa" desem, "buğday" değil. Nadasa bırakalım desem, o hiç değil. Peki bana söyler misiniz: "Boşbeyine sahip bir kuşağınevlatlarıyla ne yapacağız?" Onları insan gibi yetiştirmedik. Beyinlerine devamlı "turp" sıktık. Ta ki "merkep!" yapana kadar. Ondan sonra boyunlarına geçirdiğimiz iple, "magazindünyasınınmayınlıarazisinde" dolaştırdık. Medya; "magazinbombalarını" patlatırken, onları da telef ettik. Allahvar,ağızlarınıbirgünolsunbileaçmadılar! Gıklarını çıkartmadılar. Yanlış giden " düzeni" sorgulamadılar. Bu kör düzenin içinde "merkep!" gibi davrandılar. Koyun gibi sürüldüler. Yazık, hem de çok yazık. Bir kuşak "merkep!" gibi yetişti. Şimdi onları "merkep!" gibi yetiştiren bakıcılarının köşelerindeyazdığıyazıları okuyorum. Diyorlarki: " ShowTV'de başlayan 'GüzelveDahi' adlı yarışmayı izleyenler saçını başını yoldu. Birbirinden güzel, liseli, üniversiteli, kolejli kızlar; ilkokul düzeyindeki basit sorulara verdikleri cevaplarla ekran başındakileri şoke etti." Gazeteci arkadaşların yarışma sonrası yazdıkları akılalır gibi değil. Ne olur bari sizler şikayet etmeyin. Zaten dünyada zor olan bir şeyi yaptınız. "İnsangörünümlümerkep!"yetiştirdiniz. Mayınlı araziye sürdünüz. Sonra da hiç suçumuz yokmuş gibi, boş yere şikayet etmeye kalktınız. Şikayet etmeye hakkınız yok. Neden mi? Çünkü ektiğimizi biçiyoruz. Şimdi sorarım size: "Aklınıaldığınızinsanlardannasılmedetumarsınızki?"