Gül'den vazgeçildi mi? Cumhurbaşkanlığı seçimi daha şimdiden sorun yaratmaya başladı. Tayyip Erdoğan, "uzlaşma" sözünü etti diye, hemen "Abdullah Gül'den vazgeçildi, CHP ile birlikte masaya oturulacak ve yeni bir isim etrafında bütün partiler anlaşacak" sonucuna varmak mümkün değil. Her şeyden önce, Abdullah Gül kolay kolay böyle bir duruma katlanmaz; katlanamaz; katlanması için de bir sebep yoktur. Çünkü hiç kimse Abdullah Gül'e, ahlâk, davranış biçimi veya bilgi ve görgü açısından bir eleştiri getirmiyor. Ona kusur olarak atfedilen şey, sadece ve sadece eşinin başörtülü olmasıdır. Diyeceksiniz ki: "CHP Abdüllatif Şener'i kabul etmişti." Bu iddia doğru değil. CHP, Abdüllatif Şener'i, sırf Tayyip Erdoğan'la araları limoni diye öne sürmüş ve partide bir çatlak yaratmayı umut etmişti. Ama peşinen söyleyelim, Tayyip Erdoğan uzlaşma adına Abdullah Gül'den vazgeçerse, bu çatlak seçimden sonra doğabilir. Çok dikkatli davranmak gerekiyor. Zaten, "Gül'ün ve Arınç'ın tabanı biçildi, onlara yakın isimler saf dışı bırakıldı" söylentileri yoğunluk kazanmış durumda. Bu söylentilerin doğru olduğuna elbette inanmıyoruz. Ama, doğru çıkartmaya çalışanlar gayretlerini sürdürecektir. Tayyip Erdoğan "Uzlaşma" dedi, "Birkaç isim teklif edebiliriz" diye konuştu. Deniz Baykal'dan hemen cevap geldi: "Öyle birkaç isim belirleyerek 'Bir tanesini tercih et' demekle olmaz. Birlikte oturur kararlaştırırız." Hatta Baykal, daha da ileriye gidiyor, Hürriyet'e verdiği demeçte, "Fedakârlık yapın, dışarıdan birini seçelim" diyor. Tavizin sonu yok. Elinizi verdiniz mi, kolunuzu kaptırırsınız. Üstelik meydan meydan Abdullah Gül'ü dolaştırıp, uğradığı haksızlığı halka şikâyet ettikten sonra, işi o noktada bırakmak, vefa duygusuna da, siyasi ahlâka da uymaz. Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasakları kalksın diye, herkes canını dişine takıp mücadele etmedi mi? O tarihte uzlaşma mı vardı? Yoksa birileri Erdoğan'ı diri diri mezara mı gömmek istiyorlardı? Ama önce Fazilet'in yenilikçi kanadı, sonra da AK Parti bu oyunlara karşı direndi. Ve Abdullah Gül, tereddütsüz Başbakanlık makamını Erdoğan'a terk etti. Tıpkı Erdoğan'ın, işin başında, ona bu makamı sunması gibi. Uyum devam etmeli.
Servisi 
Cumhurbaşkanlığı seçimi daha şimdiden sorun yaratmaya başladı. Tayyip Erdoğan, "uzlaşma" sözünü etti diye, hemen "Abdullah Gül'den vazgeçildi, CHP ile birlikte masaya oturulacak ve yeni bir isim etrafında bütün partiler anlaşacak" sonucuna varmak mümkün değil. Her şeyden önce, Abdullah Gül kolay kolay böyle bir duruma katlanmaz; katlanamaz; katlanması için de bir sebep yoktur. Çünkü hiç kimse Abdullah Gül'e, ahlâk, davranış biçimi veya bilgi ve görgü açısından bir eleştiri getirmiyor. Ona kusur olarak atfedilen şey, sadece ve sadece eşinin başörtülü olmasıdır. Diyeceksiniz ki: "CHP Abdüllatif Şener'i kabul etmişti." Bu iddia doğru değil. CHP, Abdüllatif Şener'i, sırf Tayyip Erdoğan'la araları limoni diye öne sürmüş ve partide bir çatlak yaratmayı umut etmişti. Ama peşinen söyleyelim, Tayyip Erdoğan uzlaşma adına Abdullah Gül'den vazgeçerse, bu çatlak seçimden sonra doğabilir. Çok dikkatli davranmak gerekiyor. Zaten, "Gül'ün ve Arınç'ın tabanı biçildi, onlara yakın isimler saf dışı bırakıldı" söylentileri yoğunluk kazanmış durumda. Bu söylentilerin doğru olduğuna elbette inanmıyoruz. Ama, doğru çıkartmaya çalışanlar gayretlerini sürdürecektir. Tayyip Erdoğan "Uzlaşma" dedi, "Birkaç isim teklif edebiliriz" diye konuştu. Deniz Baykal'dan hemen cevap geldi: "Öyle birkaç isim belirleyerek 'Bir tanesini tercih et' demekle olmaz. Birlikte oturur kararlaştırırız." Hatta Baykal, daha da ileriye gidiyor, Hürriyet'e verdiği demeçte, "Fedakârlık yapın, dışarıdan birini seçelim" diyor. Tavizin sonu yok. Elinizi verdiniz mi, kolunuzu kaptırırsınız. Üstelik meydan meydan Abdullah Gül'ü dolaştırıp, uğradığı haksızlığı halka şikâyet ettikten sonra, işi o noktada bırakmak, vefa duygusuna da, siyasi ahlâka da uymaz. Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasakları kalksın diye, herkes canını dişine takıp mücadele etmedi mi? O tarihte uzlaşma mı vardı? Yoksa birileri Erdoğan'ı diri diri mezara mı gömmek istiyorlardı? Ama önce Fazilet'in yenilikçi kanadı, sonra da AK Parti bu oyunlara karşı direndi. Ve Abdullah Gül, tereddütsüz Başbakanlık makamını Erdoğan'a terk etti. Tıpkı Erdoğan'ın, işin başında, ona bu makamı sunması gibi. Uyum devam etmeli.
