Terör üzerinden polemik
Seçim meydanlarında herkes birbirine haksızlık yapıyor. Meselâ, bir Avusturya gazetesine verdiği demeçte, Erdoğan'ın Apo için boş bulunup "Sayın" demesi, seçimde muhalefetin kozu haline getirildi. Üstelik, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Erdoğan'ın bu sözünden dolayı takipsizlik kararı vermişken, Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi bu kararı bozdu. Ayrıca Tayyip Erdoğan'ın, "Askerlikyangelipyatmayerideğildir" cümlesi veyahut "Şehitlerimizekellededi" iddiası, muhalefet tarafından sık sık gündeme getiriliyor. Tıpkı bunun gibi, Kuzey Irak'a asker göndermeme kaydıyla Türkiye'nin 1 milyar dolarlık anlaşma imzaladığı hususu da gerçekle örtüşmüyor. Evet, Dubai'de Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı AliBabacan ile ABD Hazine Bakanı JohnSnow arasında Eylül 2003'te bir kredi anlaşması imzalandı. Amabuanlaşmaimzalanırken,KuzeyIrak'aaskergöndermemeşartıolduğubilinmiyordu. Türkiye tarafı, Amerikan yetkililerinin açıklamalarına bakarak, kredinin, Türkiye'ye, ekonomik reform sürecinin sürdürülmesi ve Irak'taki operasyonun olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi amacıyla verildiğini sanıyordu. Anlaşma imzalandıktan sonra, Snow, metinde yer alan "Türkiye'ninIrakkonusundaABDileişbirliğiiçindeolmasışartına" açıklık getirirken, bunun, Irak'takiBarışGücüveistikraroperasyonlarınakatkısağlayacağıanlamınagelmediğini vurguladı; amaçlarının,devamedenekonomikprogramıdesteklemekveoperasyonunmuhtemelolumsuzetkileriniazaltmakolduğunu söyledi. Anlaşmanın Kuzey Irak'a asker gönderimini engelleyebileceği ortaya çıkınca, bu krediden vazgeçildi. Ayrıca o tarihte, Türkiye, Irak'a asker gönderebilmek için ikincibirtezkerehazırlığındaydı. AK Parti Merkez Karar ve Yürütme Kurulu toplanıp, Türkiye'nin ve bölgenin geleceğini, istikrarını ve huzurunu sağlamak amacıyla Irak'a asker göndermenin gerekliliğini vurgulamıştı. Böyle bir ortamda, Kuzey Irak'a, Türkiye'nin asker yollanmasını engelleyecek bir anlaşmaya niçin onay verilsin? Nitekim 6 Ekim 2003'te güvenlik ve istikrara katkı yapmak amacıyla Irak'a Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin gönderilmesine izin veren tezkere Meclis'ten geçti. Ekimayında, Meclis'ten bu tezkereyi çıkaran hükûmet, Eylülayında"KuzeyIrak'aaskergöndermeyelim" diye bir anlaşma imzalar mı? Evet, Dubai'de bir kredi anlaşması imzalandı. Fakat ABD'nin niyetinin, sadece Irak operasyonunun muhtemel etkilerini azaltmak olmadığı, ortaya çıkınca, hükûmet anlaşmayı iptâl etti.
***
Apo'nun idamı tartışması da, siyasi istismarın bir parçası. Tayyip Erdoğan, artan terörün MHP'nin oylarını yukarıya çektiğini düşündüğü için, bu konuyu gündeme getirdi. Ve Devlet Bahçeli'ye sordu: "NiçinidamcezasıYargıtaytarafındanonananÖcalanasılmadı;Bahçeli,EcevitveYılmaz'ınittifaklaaldığıbirkararneticesindenedenTBMMGenelKurulu'ndainfaziçinoylamayapılmadı?" Seçim öncesi, eski defterler kurcalanıyor, unutulan olaylar hatırlatılıyor. Aslında, MHP, sadece Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararı gelinceye kadar Apo'nun infazını ertelemekle kalmadı, idamın yasadan çıkartılmasının görüşüldüğü Adalet Komisyonu'ndan üyelerini de çekti; hiçbir obstrüksiyon yapmadı. Böylece, idam cezasının kaldırılmasına da dolaylı destek vermişti. MHP'den ayrılan eski Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz'e göre, Bahçeli, Ecevit ve Yılmaz'la idam cezasının kaldırılması için anlaşmıştı. Daha sonra, Genel Kurul'da idamın kaldırılması aleyhine oy kullandı ama, MHP, kendisi iştirak etmese dahi yasanın çıkacağını biliyordu. Aslında, idam üzerinden polemik yapmak, politikayı biraz ucuzlatıyor. Çünkü, Avrupa Birliği üyesi olmak isteyen bir Türkiye, her halükarda idam cezasını kaldırmalıydı; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararının beklenmesi de doğaldı. Ama Bahçeli, her mitingde, Tayyip Erdoğan'ı AB ve ABD'nin vesayeti altında gösteren konuşmalar yapınca, ister istemez polemik sürdürülüyor. Ve Avrupa Birliği üyeliğinin gerektirdiği doğru bir adımı atmış olmasına rağmen, Bahçeli, mağdur ediliyor.