Beka sorunu ve savaş
Türkiye'de terör tırmanıyor. Ama maalesef seçim öncesi olduğu için, şehit cenazeleri üzerinden sürekli polemik yapılıyor. Amaç, AK Parti iktidarını, memleket menfaatini koruma konusunda acz içinde göstermek. Oysa, siyasi rant bekleyen bir iktidar için en kolayı, sonuçlarını düşünmeden Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin Kuzey Irak'a girmesinin önünü açmak. Hepimiz biliyoruz ki, öfkeylekalkanzararlaoturur. TürkiyeIrak sınırının denetim altına alınması amacıyla, güneyimizde güvenlik kuşağının oluşturulmasını elbette herkes ister. Ama Irak'ta Saddam döneminden farklı olarak, 36. paralelin kuzeyinde artık bir boşluk yok. ABD'nin himayesinde egemen bir devlet söz konusu. Kuzey Irak'a girip, Barz ani'nin peşmergeleriyle mi savaşacağız? Halkın arasına karışmış, sıradan bir vatandaş gibi yaşayan PKK'lıları nasıl teşhis edip, öldüreceğiz? Müttefik dediğimiz Amerika'nın tutumunu tasvip etmek mümkün değil. Fakat her ülke kendi çıkarını düşünür. ABD de, Iraklı Kürtler'le arasını açmak istemiyor. "Birbekameselesigündemdeyse,herşeyriskeatılır,buoperasyonyapılır" diyenlere rastlıyoruz. Bu söz, PKK'nın gücünü biraz fazla abartmak olmuyor mu? 4-5 bin teröristten oluşan ve lideri de İmralı'da tutuklu olan bir terör örgütü, Türkiye Cumhuriyeti'nin varlığını mı tehdit ediyor? Bundan önce, 24 adet, irili ufaklı operasyonlar gerçekleştirildi Kuzey Irak'a. Terör örgütüne de darbe vuruldu. Ama, yeniden der lenip toparlandılar. Zemini ve şartları iyi hazırlanmadan Kuzey Irak'a girmek demek, terörün daha geniş boyutlara ulaşması, kendi Kürtlerimiz'le aramızın açılması, dünya kamuoyunda da itibarımızın sarsılması demek. Ben, AK Parti Hükûmeti'ni, doğu ve güneydoğuya yeterince aş ve iş götüremediği için eleştirebilirim. Gerçi Köydes projesi kapsamında susuz ve yolsuz köy kalmaması için gayret sarf edildi, çok sayıda yol asfaltlandı. Okullar, bilgisayarlarla donatıldı vs... Ama, geri kalmış yörelere, ister İç Anadolu'da, ister kuzeyde olsun benzer teşvikler verileceğine, doğu ve güneydoğu için özel programlar uygulanmalıydı. Biz, maalesef, sorunun bu boyutlarını tartışacağımıza, meseleyi kısır bir münakaşanın içine hapsediyoruz. "Hükûmetacziçinde;ABDveAB'yeesirdüşmüşdurumda;askeristiyorama,iktidaroperasyonakararveremiyor" diyoruz. Bu vesileyle tekrar MHP'nin bir tutumunu hatırlatmak isterim. 2000yılında,AbdullahÖcalan'ınavukatlarının,AvrupaİnsanHaklarıMahkemesi'ne,"teröristbaşınınyenidenyargılanmasıiçin"yaptıklarıbaşvurununneticesiniçinbeklenildi? Neden idam cezası Yargıtay tarafından onanıp, kesinleşmiş olmasına rağmen, karar, Meclis'in onayına sunulmadı ve ceza infaz edilmedi? Devlet Bahçeli, iktidardaydı. Şehit cenazelerinin üzerinden yıllarca siyaset yaptı ama, Avrupa Birliği'ne o da taviz verdi. Öyleyse, kimsenin kimseye söyleyecek sözü yok. Çünkü, Avrupa Birliği, Cumhuriyet'in önemli bir projesi. Bunun gerçekleşebilmesi için, muhalefetteyken kim ne söylerse söylesin, iktidara gelince adımlarını ona göre atıyor.