KARAOĞLAN lakabının doğuşu, Kayhan Sağlamer'in yazdığı 'Ecevit Olayı' adlı kitapta şöyle anlatılır: Sivas'ın Yıldızeli ilçesi... Bir nine, iki büklüm, elinde eğri büğrü bastonu, şoför Kamil yönetimindeki CHP otobüsünün etrafında dolaşmakta olan Ankaralı gazetecilere yanaştı. Başında beyaz örtü, üzerinde trikotaj kiremit rengi ceket ve siyah şalvar, ayağında kara lastik pabuç. Belki de daha genç. Ama yokluğun, yorgunluğun tahribatından 90 yaşında görünüyor. Diş arama; avurtlar çökük. Tarazlı sesiyle sordu: - Karaoğlan nirede ha evlatlar, Karaoğlan'ı görmek istiyom. Pek yüz vermedi gazeteciler. "İşte orada" deyip elleriyle CHP ilçe merkezini gösterdiler. Sessizce uzaklaştı nine buruklukla. Önce Karaoğlan lakabını pek önemsemedi gazeteciler ama, ninenin Ecevit'i kastettiğini anlamışlardı. Neden sonra biri bir başkasına anlattı, onun ağzından da Genel Başkan'a refakat eden CHP'lilerin kulağına gitti. CHP'nin propaganda makineleri, can atarak aradığını işte böyle bir tesadüfle bulmuştu. Derhal işlemeye başladı propaganda makineleri ve 'Karaoğlan' tüm Türkiye'ye bir anda yayıldı. "Benim sadık yarim kara topraktır" mısrası, "Bizim sadık dostumuz Karaoğlan'dır" şeklinde değiştirilerek türküler düzüldü. Ecevit de çok sevmişti halktan fışkıran, derin anlamlı lakabını...