Lakabı olan oyu kazandı
ÇOBAN Sülü, Karaoğlan, Başbuğ, Hoca... Halk bu lakapları taktığı siyasi liderlere inandı, oy verdi...
*** Toprak işleyenin su kullananın
1973 seçimlerinde CHP, iddialı bir söylemle vatandaşlara seslendi: Toprak işleyenin, su kullananın. Parti bu sloganla seçim meydanlarına damgasını vurdu. Böylece kendisini ortanın solu olarak tanımlayan parti, o dönemde yüzde 33 oyla iktidar oldu.
Demokrat Parti'nin başlattığı tarım ağırlıklı kalkınma stratejisi, başlangıçta ulusal ekonomiye ciddi bir ivme kazandırır ama, kalkınma bir süre sonra hız kesmeye başlar. Buna paralel olarak partinin oyları 1954'te yüzde 57'ye çıkar. 1957'de ise yüzde 47'ye geriler. CHP ise aynı seçimlerde sırasıyla yüzde 35 ve yüzde 41 oy alır. Tam 10 yıl 5 gün süren DP iktidarı, Türkiye'yi Batı'ya yaklaştırır. İlk yıllarda, Marshall Yardımı dahil olmak üzere dışarıdan alınan çeşitli yardım ve kredilerle ekonomik bir rahatlama yaşanır. 50'lerin ikinci yarısından itibaren, daha çok oy ve iktidar kaygısıyla günü kurtarmaya bakan DP iktidarı, ekonomiyi kontrol edemez noktaya gelir.
ZAMANIN EN BÜYÜK DARBESİ 1958 yılında, Cumhuriyet tarihimizin en büyük devalüasyonu yapılır. Bu süreçte, gerçek anlamda demokrasiyi özümsememiş olan Demokrat Parti, giderek anti demokratlığa varan uygulamalara başlar. Vatan Cephesi'nin kurulması; gençleri, aydınları, orduyu kaybediş... Ve 1960 askeri darbesi birbirini izler. 1960 askeri darbesi, toplumsal ve siyasal yaşantımızda derin izler bırakmıştır. Darbe sonrası oluşturulan Kurucu Meclis'in yazdığı 1961 Anayasası toplumun bir kesiminde özgürlük havası yaratır. Ancak 27 Mayıs darbesi ile, demokrasinin özünü oluşturan iktidarın kansız el değiştirmesi prensibi tahrip edilmiş ve sonraki askeri darbelere kapı aralamıştır.
1960-1970 DÖNEMİ 60'lı yıllar, siyasi partilerin açık ve kapalı mekanlarda toplantılar düzenleyebildikleri nispeten özgürlükçü bir dönemdir. Bu yıllar içinde toplumdaki hızlı değişme siyasal alana yansır. Farklı görüşleri benimseyen yeni partiler kurulur. Sosyalist, aşırı milliyetçi ve İslamcı partiler... 1960 darbesiyle yok edilen Demokrat Parti'nin yerine, 'Demir Kırat' adına sahip çıkan Adalet Partisi siyaset sahnesinin büyük oyuncusu haline gelir. AP lideri Süleyman Demirel kıvrak zekası, halk diline dayalı iletişim maharetleri, zamanın ruhunu kavrayan ve kullanan liderlik özellikleriyle döneme damgasını vurur. Demirel için söylenen 'Çoban Sülü' lakabı, onun halk tipi liderliğinin özetidir. Süleyman Demirel, 1965 ve 1969 genel seçimlerini "Büyük Türkiye" söylemi ve Demokrat Parti'nin devamı olma pozisyonu ile kazanır. Demirel, 1965 seçimlerini yüzde 52.9 oy oranıyla kazanır. 1960 darbesinin uzaklaştırdığı zihniyet, darbeden sadece 5 yıl sonra ezici çoğunlukla iktidar olur.
ORTANIN SOLU VE CHP 1950 yılındaki seçimlerle iktidardan halk tarafından uzaklaştırılan CHP, bugün de dahil olmak üzere, bir daha tek başına iktidar yüzü göremedi. CHP'nin lider kadrosu, hiçbir zaman kusuru kendinde aramadı. Diğerlerinin tersine Bülent Ecevit, seçmenin ilgisini çekebilmek için değişimin gereğini anladı. Bir şeyler yapılmalıydı. Demokrasilerde ancak kendisini yenileyebilenler kazanıyordu. İşte 'ortanın solu' bu ihtiyaçtan doğdu. Bülent Ecevit, seçmeni bu söylemle yanına çekebilmiş ve sempati kazanabilmiştir. Bu stratejiyle, kuruluşu itibarıyla bir devlet partisi olan CHP, dünyaya paralel olarak ülkemizde de sosyalist solun yükselişine karşı kendisini yeniden tanımlamış ve parti merkezin soluna konumlanmıştır. Ortanın solu, CHP'ye yapılmış bir gençlik aşısıdır.
12 MART VE ECEVİT Ülkede yükselen sosyalist gençlik hareketleri, yeni bir darbeye gerekçe olur. 12 Mart 1971'deki askeri darbe, ülkede yeni yeni oturmaya başlayan siyasi dengeleri bir kez daha altüst eder. Darbeyi yapan askerler, AP ve CHP'nin katılacağı ulusal uzlaşma hükümeti kurmak ister. CHP lideri İsmet İnönü bu fikri kabullense de, Genel Sekreter Bülent Ecevit, 'ortanın solu' stratejisi nedeniyle darbenin sola karşı yapıldığına inandığı için bu hükümetlere şiddetle karşı çıkar ve Genel Sekreterlik'ten istifa eder. Ecevit, 70'li yıllara kadar alışık olduğumuz politikacıların aksine, yapmacıksız kibar tavırları ve çok severek kullandığı özenli dili ile kısa sürede bir siyasi idol olmayı başarmıştır.
'ORTANIN SOLU MOSKOVA'YA' Bülent Ecevit'in ve 'Karaoğlan'ın seçimlerle yarattığı heyecan ve seçmen desteği, sağı harekete geçirir: "Ortanın solu, Moskova yolu!" şeklindeki karşı slogan, özellikle ülkücü gençler tarafından dillendirilir. Ancak, sağ siyasetteki çoğu kişi Ecevit'e "Moskova'ya, Moskova'ya" diye yön gösterirken, o Kıbrıs'a çıkıverir. Böylece Bülent Ecevit, sağın kendisi aleyhine yaratmak istediğinin tersine, ulusal konularda ne düşündüğünü kanıtlamış olur. 1974 yazındaki Kıbrıs Barış Harekatı, Ecevit'e yönelik ilgi ve sevgiyi daha da pekiştirir. Kıbrıs Barış Harekatı'nın ardından Ecevit'le Necmettin Erbakan'ın ortaklığı ile kurulmuş olan hükümet dağılır. Ara çözüm olarak gündeme gelen Sadi Irmak hükümeti, 3.5 ay sonra iktidarı Süleyman Demirel liderliğinde kurulan 1. Milliyetçi Cephe Hükümeti'ne devreder.
Necati Özkan
|