Sarkozy aşağı Sarkozy yukarı
Fransa'nın, Silvester Stallone'nin (namı diğer Rambo) yüzde 60'a küçültülmüşü hissi veren yeni Cumhurbaşkanı Sarkozy'yi, bilerek yazmıyorum. Fransa'yı hâlâ hadi dünyanın demeyelim de, Avrupa'nın merkezi ve evrensel kültürünün lokomotiflerinden biri zanneden refiklerimiz, kafayı Sarkozy ile yediler bile... Ama ben almayayım diyorum.
***
Bana soracak olursanız, sadece Fransa'nın veya Sarkozy'nin değil, tekmil Avrupa'nın kafası çok karışık. AB'yi sürdürüyorlar kabul çünkü sürdürmekten başka yolları, çıkarları yok. Fakat hem genel olarak AB kamuoyu, özel olarak da yönetenleri giderek daha geriye kaymaya başladılar. Bugün Avrupa'da, nitelikli bir devlet adamı figürünü bulabilmek için, bin tane Diyojen lazım. AB hükümetleri, birer birer kendi iç hesaplarının peşine düştüler, kendi iç siyasetleri ile boğuşuyorlar. Buna bir de Neo-Con'larla en azgın çizgiye sürüklenen Amerikan diktasının Ortadoğu ve Irak'ta yarattığı oldubittilerin getirdiği kafa karışıklığını ve sünepeliği ekleyin. Amerika, Irak ve ardından gelebilecek İran operasyonları için İngiltere'yi yanına çekmiş, Avrupa Birliği'ni ise, Siz kenarda oturun bakayım, diye küçük düşürmüştür.
***
Gelinen bu noktada, Sarkozy olsa ne olur, olmasa ne olur. Türkiye'yi çok sevseydi, çok destekleseydi ne olacaktı, olmasa ne olacak? AB-Türkiye sürecinde artık politik figürler başrolü oynamaktan çıktı, çıkartıldı. AB ile Türkiye'nin geleceği iki temel faktöre bağlı: Hızla tırmanan küresel post modern savaşta en büyük aktörlerden hangisi hangisinin bileğini yere yapıştıracak... İkincisi de Türkiye'nin en stratejik beyinleri bu savaşı ne kadar algılayacak ve nasıl yer tutacaklar? Sarkozy hikayedir.