Aile içi particilik
Toplumda tartışmalara göre duruş belirleyip siyasetteki yerini bir türlü netleştiremediği gözlenen AKP'yi, milletvekilleri seçimleri öncesi yeniden tahlil etme fırsatı da oluştu. Başbakan Erdoğan "Ancak izin verdiğim girer" dese de bürokrasiden siyasete soyunanların önemli kısmının hukuki problemi var. Dolayısıyla, üst-düzey bürokratların AKP'de siyasete girme niyetleri "dokunulmazlık zırhına bürünme" arzusuna dayandırılıyor. Kamuoyuna yansıdığı kadarıyla, AKP'den milletvekili olmak için başvuran veya bizzat Erdoğan tarafından davet edilenler arasında da tanıdık eski yüzler bulunuyor. Refah, Fazilet ve Saadet çizgisinde yer alan bu isimlerin de adalet terazisinden geçmiş olmaları, ortak özellik taşıyor. Refah'ın kapatılmasına kadar giden 28 Şubat sürecinin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Şükrü Karatepe ile o dönemin RP'de siyaset aktörü haline gelen kimi isimleri AKP'nin kapısını çalıyor.
Misyon fotoğrafları Refah'tan sonra kurulan Fazilet Partisi'nin de kapatılmasına yol açan Bekir Sobacı ve Nazlı Ilıcak gibi eski milletvekillerinin de AKP'den aday olmak istedikleri (veya oldukları) belirtiliyor. Milli Görüş çizgisinin "aile içi" isimlerinden Necmettin Erbakan'ın rahle-i tedrisinden (siyaseten) geçmiş Saadet Partisi İdare Amiri Ahmet Oğuz ile yine Erbakan'ın basın müşaviri Ahmet Karademir'in adaylıkları, bu partinin fotoğrafını daha da belirginleştiriyor. Hele hele Saadet camiasının önemli isimlerinden ve hatta Genel Başkanlık için adı en çok öne çıkan Numan Kurtulmuş'un da bizzat Tayyip Bey tarafından davet edilip AKP'den aday yapılmak istenmesi, Erbakan çizgisinin artık burada devam ettiğinin somut örnekleri olsa gerek! Zaten, Anadolu'nun her tarafında iller ölçeğinde de Selamet, Refah, Fazilet ve Saadet partilerinin içinden gelenlerin ağırlıklı şekilde AKP'de siyaset yapmayı tercih ettikleri görülüyor.
Her yerde birliktelik Bu manzaralar, muhafazakar demokratlıktan çağdaş muhafazakarlığa kadar, kendisini esen rüzgara göre tanımlamaya çalışan AKP'nin gerçek yerini gösterdiği, Milli Görüş çizgisinin siyasi tercihine de ışık tutuyor. Ayrıca, tüketim ve konut gibi kooperatifleşmelerde, yeşil sermaye diye anılan ve maalesef çoğu tabelada kalan gurbetçilere dayalı holdingleşmelerde, kamu ve özel sektördeki her türlü ihalede, Arap ve Yahudi sermayeleri önderliğindeki küresel ticaretin her kademesinde beraber olanların siyasi tercihleri de dikkate değer seyirde. Bakalım, siyasetin yukarıda bazı isimlerini saydığımız aktörleri ile ticari alanda dikkate değer seyirde olanlarının çatısı birleşecek mi? Onu da aday listeleri YSK'ya verildiğinde göreceğiz.