Psikolojik savaş
İsmi açıklanır açıklanmaz Abdullah Gül'ü Cumhurbaşkanı ilan edenlerin halini görüyorsunuz. Pişkin pişkin yeni tezler geliştirip akıllarınca meydan okumayı sürdürüyorlar. Medyası partisi sivil toplum kuruluşu görüntülü enva-i çeşit yandaşları da aynı havada... Gerginliği inadına sürdürüp adeta intikam peşindeler!
***
Dün bir defa daha gördük Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı... TBMM'deki AKP Grubu'nda "Bindirilmiş kıta" denilen tezahüratçıların önünde konuşurken yine öfkeliydi. Hatta mütecavizdi! Tandoğan'daki yüz binlere "Bindirilmiş kıtalar" diyebilen Başbakan, işine geldiğinde "kutsal çatı" olarak andığı TBMM'yi stadyum tribünlerine döndürenlerden gıdasını alma peşinde! Bindirilmiş kıtaları asıl kendi partisi ve partilileri organize ederken sesini çıkartmıyor. Ve işine geldiği gibi, istediği şekilde nutuk atıp nalıncı keseri misali yontmayı sürdürüyor. Bir taraftan Anayasa Mahkemesi kararını saygıyla karşıladıklarını söylüyor, sonra kendisini kaybedip "Bu karar demokrasiye sıkılmış bir kurşundur" diyerek çok ağır ithamda bulunuyor. Zana'ları bırakan kim? Hukuka müdahale edilemeyeceğini haykırırken kendi bindirilmiş kıtalarından gelen yoğun tezahürat ve alkıştan mutlu olan Erdoğan iktidarının Leyla Zana ve arkadaşlarını hapisten nasıl çıkarttığını hatırlamıyor. Hukuk üzerinde, kimlerin nasıl baskı kurduğunu gözardı ettiriyor. Ve öylesine tahrik edici konuşuyor ki "Cepheleşme istemiyoruz" sözlerini bile niye söylediği anlaşılmıyor! Daha 2 hafta önce, Türkiye'de 36 etnik grubun olduğunu tekrarlayan Başbakan, "Tek bir milletiz, tek bir devletiz" deme gereği duyuyor. Kendilerinin de "Türkiye laiktir, laik kalacak" dediğini hatırlatıp Cumhuriyet'in değerlerine sahip çıktıklarını ifade ediyor. Muhtıra gibi tartışmalardan rahatsız olmalı ki, Genelkurmay Başkanlığı'nın Başbakanlık'a bağlılığını "Bana bağlı olan Genelkurmay" sözleriyle vurguluyor.
AKP güçleniyor mu? Neticede anlaşılıyor ki, AKP'nin seçim taktiği yine cepheleşme ve gerilim üzerine kurulacak. İktidar mensupları bu şekildeki kamplaşmalarla süreci kızıştıracak. Kaçan seçmenleri yeniden kazanmaya çalışacak. Medyada yoğun bir bombardıman var. Gazete ve televizyonların tamamına yakını, Erdoğan ve AKP'nin güdümünde... 1-2 gazete ile televizyonun dışında, hepsi halkı psikolojik olarak yönlendiriyor. Mesela, bu süreçten de AKP'nin güçlendiği iddiası yoğun şekilde dillendiriliyor. Muhalefetin puan kaybettiği söyleniyor. Oysa bize göre hiçbirinin dayanağı yok ve hepsi yalan. Geçmişte de görüldü ki, bu tip sahte manevralar işe yaramıyor. Halka hakaret eden, despotluk yapan, kurumlarla kavgalı olan, yandaş işbirlikçilerinden başkasıyla hemhal olmayanlar kaybediyor. Bu defa da öyle olacak ve sanal oluşumlarla başarı pompası yapılanların maskeleri düşecek. Yok başka yolu...