Dereyi görmeden
Her şeyin bir "sindirim sistemi" var ya; siyaset ve medyanın sindirim anlayışı da çok manidar! Bütün matbuat, siyaset ve iş dünyası Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanlığını alkışlıyor. Sanırsınız ki, 367 oyu aldı da seçildi ve göreve başladı! Bazı gazeteler fotomontajla Cumhurbaşkanlığı arması önünde resimlerini bile basıp neredeyse afiş yaptı! Gül'e, smokin ile kelebek papyon bir yakışmış ki! Hele eşi hanımefendi'nin, soyadları gibi gülen hali görülmeye değer. Demokrat, Cumhuriyetçi, laik ve çağdaş Türk medyası seviyor bu numaraları! Doğmamış çocuğa don biçmekte, başak vermemiş ekini biçmelekte üstüne yok! Hatırlar mısınız bilmem, 28 Şubat süreci denilen dönemde de demokrasi, cumhuriyet, laiklik ve çağdaşlık adına ne dolaplar döndürülmüştü! "Leydi'nin topuk sesleri" manşetlerini atmaktan zevk alanlar, Leydi'lerinin defterini yakın çalışma arkadaşları Yalım Erez ile kapatma derdine düşmüştü. Henüz seçim yapılmadan Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı ilan edilmesi gibi, o zaman da Yalım Erez Başbakan ilan edilmişti. Bugünlerde fotomontajla Bay ve Bayan Gül'lerin, Cumhurbaşkanlığı arması önünde resimlerini yayınlayanlar, o zaman da, kendi kurdukları "Başbakan Erez'in kabinesi'ni" sıralıyordu. Bakanlıkların dağıtımı bile yapılmış, herkesin gönlüne gore bir koltuk bulunmuştu! Kulakları çınlasın; medya ile iş dünyasının verdiği büyük destek ve gaza kapılan Yalım Erez de, bir havalara girmişti. Meclis dışından 1-2 ismi bile bakan yapabileceğini belirtip "Pazartesi hükümeti açıklar, güvenoyunu beklemeden icraatlara başlarız" demeçleri vermişti. Sonuç hiç de öyle olmadı ve hükümeti başkaları kurdu, Erez de İstanbul'daki işinin başına döndü. Bazıları dudak büküp burun kıvırabilir ama, bugünler de o günlere benzeyeebilir. AKP'nin sayısal durumu iyi olsa da, TBMM'de yapılacak gizli oylamada 367 rakamında sıkıntı yaşanabilir ve herşey başa dönebilir.