Tıpkısının aynısı
Adeta papatya falına döndürülen cumhurbaşkanlığı konusunda, AKP'nin adayı Abdullah Gül oldu. Tekerlemedeki gibi, tıpkısının aynısı! Dün parti grubunda "Bindirilmiş kıta" denilen kalabalık tribünlerin önünde Gül'ün ismini açıklayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bazılarının dediği gibi "özveride değil, siyasi tercihte" bulundu. Milli Görüş çizgisinden gelen AKP'nin omurgasını bozmamak ve kapıya dayanan genel seçim öncesi tabanı tekrar hareketlendirip umutlandırabilmek için bu tercihi yapmak zorundaydı Başbakan... Bakmayın siz Abdullah Gül'ün "Milletvekili anketlerinde ismim öne çıktı" dediğine... Gül'ün anketi, olsa olsa birkaç isimle Erdoğan ve Bülent Arınç'ın kafa kafaya vermesinden başka bir şey olamaz! Türk'ü hatırlamadılar Yaşanan süreçte AKP'nin politikası çok başarılıydı doğrusu! Özellikle medyayı peşlerine takıp "Cambaza bak" siyasetini iyi oynadılar. Gül'ün ismini açıkladıktan sonra, aynı ekip yine başroldeydi! Kendi aday olmadığı için, Başbakan'ın tutumunu fedakarlık diye gösterip, tarihe geçeceğini söyleyenler bile oldu. Hele; Selamet, Refah ve Fazilet çizgisinden gelen Milli Görüşçü bakan ve milletvekili AKP'lilerin yorumları çok manidardı. Gül, Cumhurbaşkanı seçilirse, yerine (Dışişleri'ne) getirileceği söylenen AB'den de sorumlu Bakan Ali Babacan'ın yorumu ilginçti: "Tüm Türkiye için dünya için hatta İslam dünyası için hayırlı olsun." Dışişleri Bakanlığı için adı geçen birinin bile yorumu böyle işte. Adı Türk olan devletin bakanı olarak, koskoca Türk dünyası akıllarına bile gelmiyor. Türk'ün adını anma yerine, İslam dünyasına hayırlar dileniyor.
Gündem yine türban Bundan sonra Türkiye'nin önünde daha çetin bir yol olduğu görülüyor. Bugüne kadar hep uzlaşma ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanı yerine, AKP'nin aday gösterdiği bir isim öne çıkartılıyor. Abdullah Gül de zaten adaylık sonrası basın toplantısında Cumhurbaşkanı olmuş gibi konuştu. Eşinin başörtüsünün problem olup olmayacağını soran gazetecilere "Bireysel tercihlere herkesin saygı göstermesi gerekir" derken, kıvılcımı da ateşledi. Başbakan ise bu şekilde, üstelik seçim öncesi, türban meselesini de Gül'ün kucağına bıraktı. Muhalefetle uzlaşmayı bile "Abdullah Bey dolanacak" şeklindeki küçümser edâ ile vazife savar biçiminde üzerinden attı. Türban konusunu AİHM'e kadar götürüp, kaybedeceğini anlayınca davasını geri çeken Bayan Gül'ün de artık, bu şekliyle de göz önünde olacağı anlaşıldı. Elhasıl, AKP kurulurken el ele verip önderlik eden Bülent Arınç-Tayyip Erdoğan-Abdullah Gül üçlüsünden sonuncusu da devletin bir numaralı makamına doğru yola koyuldu. ABD ve AB dayatmalarının baş muhataplarından biri olarak verdiği sınavlar, bize göre hiç de iyi olmayan Gül, Türkiye Cumhuriyeti'nin en yüce makamına gelirse, özgürlük ve bağımsızlık türküleri nasıl söylenecek bakalım! "Gül, Milli Görüş çizgisinden, teslimiyet çizgisine gelmiştir" diyenler mi, yoksa "Seçilirsem Anayasa'da tarif edilen görevlerine uygun biçimde çalışırım" deyip laiklik hassasiyetini de dile getiren Gül mü haklı çıkacak, göreceğiz!