Işığı üzerinde toplayabilme kabiliyeti
Dönmez diyorlardı, yalanmış meğer... Seneler seneler önceymiş, tam tamına 15 sene önce; Yeliz son albümünü elinde tutuyormuş. Çok keyifliymiş o günlerde ama sonrası... İyi ya da kötü fark etmiyor. Hayat bazı güzellikleri belli sınavlardan geçirerek veriyor bizlere. Bazılarımızın ev ödevi hastalıklar oluyor, kimilerinin başarısızlıklar, kimilerinin evlilikler, kimilerininki ise büyük kayıplar. Mesela, aklını kaybedenler, sevdiklerini yitirenler, onursuz yaşayamam zannederken şerefi de elden avuçtan gidenler... Yeliz'e gelince, onun durumu bir hayli karışık. Başına gelenler Türk filmlerini aratmayacak cinsten. Bazılarımız olanları iyi hatırlayacaktır. Kimilerinin ise Yeliz adında bu şahane sesten 'ŞarkıSöylemekLazım' yarışmasındaki koçluğu sırasında ancak haberi oldu. "Neacı" gibi yorumlara hiç gerek yok. Bana sorarsanız 'neacı' listesine ancak zorlama ile sonlardan ilişecek bir isim Yeliz. Hep inanmışımdır ki, acınacak hallere bizleri kılan durumlar ve hayatlarımız değil, tastamam kendimiziz nediniz.
SINAVDANGEÇİYORUZ Evet, Yeliz birçok badirelerin meyvesidir ama ruhunun bu hayatta, yani anababasının 'Yeliz' adını koydukları bedendeki sınavları bunlarmış diyorum ben de. "Bunedemek?" diyorsanız hemen açıklayayım: Geçen hafta dünyanın her tarafında fanatikleri olan biri Türkiye'ye geldi... Daha küçücükken olağandışı özellikleri ile kimilerinin dikkatini çekmeyi başarmıştı. O üçüncü gözü açık olanlardan, size baktıkça sizi ve hayatınızı bir de en önemlisi ruhunuzu okuyor... Fazla ayrıntıya girmeyeyim, o gün bana özellikle üstüne basa basa şu tavsiye edilmişti; "Sevdiklerin dahi olsa da negatif enerji üstüne toplamaktan vazgeç, üzüntü paratoneri olma. Dert dinlemek iyidir ama abartma ve kendini hırpalama, kesinlikle kimsenin ne söylediğine aldırma!" 'Nasılolabilir,nasılhayatageçerdibugüzelamaütopiköğütler?' diye içimden geçti'; 'ama...' demiştim ki, cevabım daha sorum bitmeden geldi: 'Ama'sını biliyorum işin. Yaşantın, başarıların, hırsların ve pek tabii ki güzelliğin bunun için birer ciddi engel değil mi? İşte senin bu hayattaki sınavın da bunlar; güzellik ve ışıklar... Ben de hemen anlamadım, "Neışığı?" diye sordum. Cevap heyecan vericiydi: " Işığıüzerindetoplayabilmekabiliyeti.Yani,sahneışıkları,kameraışıklarıveseniolduğunortamdafarkedilirkılanenerjin..." Eve doğru yol alırken uzun uzun düşündüm. "Nedenben?" diye kaç kez kendime sordum hatırlamıyorum.
İKİŞAHANENEDEN Ama hepsinin çıkış noktasının bu iki şahane nedenden olduğunu fark ettim! Ne tuhaf değil mi, seneler sonra bir yabancı bana hayatımı mükemmel kılan iki şansımın, hayat sınavımda iki sınav sorusu olarak önümde durduğunu fark etmemi sağlıyor. Gülümsüyorum, camı açıyorum ve içime tertemiz, mis gibi bahar havasını çekip, kendi kendime "Allahbaşkadertvermesinkızım" diyorum. O gün, ruhumun bu bedende yapmak istediklerini yapmasına engel olmaktan vazgeçmemi söylemişti bir de. Ona da "Eyvallah" çekip evimin kapısını o günlük dış hayata kapatıyorum. İşte Yeliz'in durumu da böyle. Hayattaki sınavları ona bahşedilen yegane yeteneği ile hep ilintili olmuş. Hayat, başına gelen tüm felaketlerde onu hep müzikten uzaklaştırarak sınamış, denemiş. Müzik onun tek dayanağı, kolundaki altın bileziği iken bir taraftan da başının belası olmuş. Ve tam 15 sene sonra hayatının aşkına tekrar kavuşmuş. Üstüne üstlük tam 30 sene sonra "Yalan'ı öyle bir okumuş ki, kimilerini anıra anıra ağlatacak cinsten...
SEKİZKİLOZAYIFLATMIŞ Yazımı yazmadan birkaç gün öncesinde Korukent'te bir stüdyoda ziyaret ettim Yeliz'i. Heyecanlı hem de nasıl heyecanlı!!! Dile kolay 15 sene sonra albüm yapıyor olmak onu tam sekiz kilo zayıflatmış. Laf aramızda iyi de olmuş. Bir Sicilya atasözü aklıma geldi zayıflamış Yeliz'e bakarken: "Kendisiniümitilebesleyeninsanlarşişmanlamaz." Yarışmadaki yetenek abidesi partneri SemihSaygıner'le birlikte okudukları şarkıya bayıldım. Bu arada SemihSaygıner ve yarışma ile ilgili dedikoduları da aldım. SemihSaygıner'in hayatı da tıpkı Yeliz'inki gibi bir Türk filmi kıvamında; hem hıçkıra hıçkıra ağlatacak cinsten. Ama dedim ya, mühim olan yaşadıklarınız değil yaşadıklarınızdan size arta kalanlar, karakterinize yapışanlar. Yeliz'le Semih çok iyi anlaşıyormuş, aralarında kahkaha eksik olmuyormuş. Üstelik kahkaha atmak sese hiç de iyi gelmiyormuş. Yarışmanın kulisine gelince; artık neredeyse selam verilmez bir hal almış durum. Herkesleri bir hırs dalgası sarmış gidiyormuş. Dinlerken aklıma Voltaire'nin bir sözü geldi: "İhtiraslar,gemininyelkenlerinişişirenrüzgarlardır.Bazengemiyibatırdığıoluramaolsunonsuzgemi,yerindenkımıldayamaz." Kimileri yetenekten nasibini almamış olsa da, sesleri ses kirliliğine neden olsa da, olsun... "İstemek,başarmanınyarısıdır" demişler. Ama bir yandan da aklıma TheodoreRoosevelt'in bir lafı geliyor: "Neredeolursanızolun,elinizdekilerleyapabilecekleriniziyapın." Yani tüm güzel umutlar deniz fenerleri gibidir ama ancak limanı bilenlerin işine yararlar... 20Mayıs'ta "HaykırdımSessizce" müzik marketlerde. TamerGürsoy'un altı şarkısı, rahmetli TuğrulDağcı'nın "Yalan"ı, SelahattinArhan şarkıları var bu albümde. Aranjör ise CanerTepecik. Prodüktör ise benim önce kardeşim sonra menejerim ÖzgürAras. Bendeniz de manevi destekçileri, eski Yeliz hayranı birisiyim işte...