Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon | Saklambaç | Astroloji | Arşiv | Ana Sayfa
Bugün: 21 Nisan 2007  
Yazar Arşivi

Birbirinden ilginç mailler alıyorum

Maillerimi temizlerken gözüme ve aklıma takılanları sizlerle paylaşmak istedim. Bazıları tuhaf, bazıları neşeli, bazıları umut verici bazıları ise... Bakın en acayibi ile başlayalım: "Bir kimyacının ulusa seslenişi başlığı" altında... Eğer verdiği bilgiler gerçek ise eyvah!!
"Diploma tezimi ünlü bir margarin fabrikasında hazırladım. Kokusuzlaştırılmış ve arıtılmış sıvı pamuk cekirdeği yağını hidrojene ederek doyurmanın ve de vücut ısısına son derece tehlikeli şekilde yakınlaştırmanın nesinin akla uygun olduğunu ne ben çözebildim ne de bu konuda benden çook daha bu konuya bilmesi gerekenlere tüm uğraşmalarıma rağmen çözdürebildim. Stajımı ve tezimi başarıyla bitirdim, hocama teslim ettim. O gün bu gündür ağzıma margarin koymamaya karar verdim ve uyguladım. Margarin ambalajlarına, kesinlikle sigara ambalajlarına getirilen zorunluk getirilmelidir. Margarin sağlığa çok zararlıdır yazılmalıdır." İşte en ilginç kısım: "Margarin plastikten yalnızca 1 molekül farklıdır. İşte bu gerçek beni hayatım boyunca bir daha margarin ve diger hidrojene yiyecekleri yemekten alıkoymuştur. Hidrojene demek moleküler yapısına hidrojen eklenmiş demektir. Kendiniz de deneyebilirsiniz. Bir paket margarin alın ve gölge bir yere koyun. İki gün içinde şunları gözlemleyeceksiniz: Üzerinde bir tane bile sinek yok! Bu size bir şeyler anlatmalı. Çürümemiş ve kötü kokmamıştır. Çünkü hiçbir besin değeri yoktur ve üzerinde hiçbir şey gelişmez. Hatta mikroorganizmalar bile yerleşmez. Neden??? Çünkü neredeyse plastiktir. Evdeki plastik kablonuzu eritip tostunuza sürer misiniz?"

EŞEĞE CİLVE YAP DEMİŞLER!
Şimdilerde bu mail birçok kişinin elektronik kutusuna ulaşmış durumda. Peki bu bilgileri bize kim doğrulayacak ya da yalanlayacak? Daha doğrusu bu bilgilerin doğru olmadığını kim ispatlayacak? Keşke tüm bu bilgiler deli saçması olsa, keşke... Keza "Annelerimiz bizi senelerce plastikle beslemiş" diyecek, üstüne bir bardak civa falan içeceğiz bu durumda! Eşeklerle ilgili birçok deyim var Türkçemiz'de ama ben en çok "Eşek hoşaftan ne anlar"ı anlamlı bulurum. Bir de "Eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış"ı hayatımda çoğu kez deneyimlemek zorunda bırakılmışımdır. Ama bu tip durumlarda en azından tavrım "Eşeğe gücü yetmeyip semerini dövmek" olmamıştır. Peki siz cezaevine eşek cenneti dendiğini biliyor muydunuz? Biz Türkler tuhafız vesselam. Şimdi sizlerle tüm bu deyimlere nazire yapan bir eşeğin hikâyesini paylaşmak isterim. Bu da bilgisayarımda "asla silinmeyecekler" dosyasında:
Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş. "Niye düşer, nasıl düşer?" diye sormayın. Eşek bu. Düşmüş işte. Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki, üzerine de toprak dökülmüştü. Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyen eşeğin ağırlığını çekemedi ve güm. Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde. Ayıptır söylemesi, anırdı yani. Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü. Zavallı eşeği kuyunun dibinde melul mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış. Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı. "Ne yapsak?, Ne etsek?, Nasıl çıkarsak?" soruları havada kaldı. Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez. Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek. Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar. Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibe döktü. Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi. Ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu. Köylüler ağzı açık bakakaldı. Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır. Ne bazeni, çoğu zaman. Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla başetmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır. Kör kuyuda olsak bile...
Televizyon izlemek gerçekten de insanları aptallaştırıyor mu, yani 'aptal kutusu' ismini layığı ile hakediyor mu? Bilemeyiz ama "Çocukların televizyon izlemesi ile ilgili Sağlık Bakanlığı resmi sayfasında yayınlanan yazı çok hoşuma gitti. "Sizlerle paylaşmak istedim" diyen okurun mailinden alıntılar yapmak istedim sizlere:

AİLELERE UYARILAR...
3 Çocuğa iki yaşından önce televizyon izletmemeli ve televizyon, bebek bakıcısı olarak kullanılmamalıdır.
3 Bebeklerin beyin gelişimi için televizyondan gelen mekanik ve edilgen uyarı yerine temel bakım veren kişi (anne, bakıcı vs.) çocukla konuşmalıdır.
3 Televizyon programları çocuk ya da ergen ile birlikte izlenmeli ve içeriğin olumlu ve olumsuz yönleri birlikte tartışılmalı ve gerçek yaşamda olamayacak yönler anlatılmalıdır.
3 Anababalar kendi medya seçimleri ile çocukları için iyi bir örnek olmalıdırlar.
3 Çocukların fiziksel etkinlikleri desteklenmeli ve uygulayabileceği ortam sağlanmalıdır.
3 Ebeveynler televizyon izlemek yerine aile içinde oynanabilecek oyunlar bularak çocuklara örnek olmalıdırlar.
3 Anne ev işleri ile uğraşırken çocuğu da televizyon karşısında oyalamaya çalışmamalı, gerektiğinde mutfakta kendisine ufak yardımlar yapmasını istemelidir.
3 Çocuğa bakan kişiler televizyon izleme süresi ve seçilecek programlar konusunda fikir birliğine varmalı, kararlı ve tutarlı davranmalıdırlar.
3 Çocuk bulunan evde müzik dinlemek amacıyla da olsa televizyon sürekli açık tutulmamalıdır.
3 Çocuğun reklamlarda görerek istediği ama ona uygun olmayan şeylerin neden uygun olmadığı açıklanmalıdır.
3 Çocukların yatak odalarında televizyon ve bilgisayar bulundurulmamalıdır.
3 Televizyon yakından izlenmemelidir. Ekran genişliğinin en az beş katı mesafe ya da 2 metre uzaklıktan izlenmelidir.
Anne ve babalar yukarıdaki şıklara dikkat ediyor musunuz? Bence dikkat edin...

**
Sınav cevaplarında sıra. Tanrım bu çocukların hepsi Türk topraklarında yetişmiş olmalı!!
Soru: Ormanların faydalarını sayınız.
Cevap: Ormanların faydaları saymakla bitmez.
Sonuç: Tam not

***

Soru: Ahmet Haşim'in ünlü eserlerinin toplandığı eserin adı nedir?
Cevap: Best of Ahmet Haşim

***

Soru: Deprem sırasında ortaya çıkan enerjiye ne denir? Doğrusu depremin magnitüdüdür, fakat arkadaşımız "Helal olsun" yanıtıyla efsane olmayı başarmıştır.

***

Soru: Aşağıdaki konulara kısa ve etkili bir biçimde değinen bir yazı yazın.
1. Din
2. Cinsellik
3. Gizem
Cevap: "Allahım, hamileyim. Acaba kimden?
YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yaşamak için   / 14-04-2007
 Bülent Ersoy'dan özür diliyorum!!   / 31-03-2007
 Bu önerilere kulak verin   / 24-03-2007
 Mutluluk sizce nedir?   / 17-03-2007
 Adem'in Trenleri   / 10-03-2007
 Geçen hafta:   / 03-03-2007
 Türkiye'de stand-up'çı yok   / 24-02-2007
 Bir akşam yemeği önerisi   / 17-02-2007
 14 Şubat tarihine dair...   / 10-02-2007
 Dostlar kendini kötü günde belli eder   / 03-02-2007
GÜNCEL
İlaç İlaç vurgunu
İstanbul polisi, ilaç vurguncularına 2 ayrı operasyon düzenledi 40...
Orman cezası reyting yaptı
Gözaltı skandalı
Buruk mutluluk
Hayata ve acıya nakil
Dudak ısırtan azmin öyküsü
Domates 10 Nisan 5 Mayıs...
SPOR
Fener Fener Alayı
Ligde 33 maç - 3075 dakika sonra kazanılan penaltıyı Alex'le gole...
Bir rüya gercek oluyor
Tur Ali Sami Yen'de
Bugün saat 10.00'da
Poulsen'i beğendi
Yıldırım kızdı
3 dakikada bitirdi
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HAVA DURUMU
İSTANBUL Az Bulutlu 18°C 6°C 
ANKARA Az Bulutlu 18°C 3°C 
İZMİR Az Bulutlu 25°C 10°C 
ANTALYA Az Bulutlu 22°C 14°C 
ADANA Az Bulutlu 23°C 10°C 
EKONOMİ
IMKB E: 47.189,530 D:% 1,90
DOLAR S: 1,344 D:% -0,81
EURO S: 1,829 D:% -0,71
AKTÜEL
GÜNE BAKIŞ
EKONOMİ
GÜNCEL
  Güncel | Yazarlar | Güne Bakış | Ekonomi | Aktüel | Magazin | Spor | Televizyon
| Saklambaç | Astroloji | Mobil Takvim | Reklam | Künye | Ana Sayfa
    Takvim Servisi
    Copyright © 2003, 2007 - Tüm hakları saklıdır.
Merkez Gazete Dergi Basım Yayıncılık Sanayi ve Ticaret A.Ş.
Üretim ve Tasarım  Merkez Bilgi Grubu