Bir 1 Mayıs hikayesi
Bundan tam 30 yıl önceydi. Üniversite öğrencisiydik. İstanbul Taksim'de dev bir miting toplanmıştı. Biz de Ankara'da Tandoğan Meydanı'ndaydık. 40-50 bin kadar yurttaş, 1 Mayıs'ı kutluyordu.
***
Alandaki güvenlik güçleri, her zamankinden farklıydı. Bir kuşkulu hava esiyordu. Atmosfer, şüphe vericiydi. Kitleler asker ve polis tarafından tuhaf bir şekilde çembere alınmıştı, ancak dikkatle bakıldığında hissedilebilecek bir hareketlilik göze çarpıyordu. Genç bir öğrenci olduğum halde, atmosferden güçlü bir provokasyon kokusu aldım. Arkadaşları uyardım. Büyük bir cesaretle şu teklifi yaptım. Mitingi zamanından önce, aniden dağıtalım, yurttaş selametle evine gitsin, dedim. Amacım, muhtemel bir provokasyona kalkışacak olanları faka bastırmaktı.
***
Karar verildi. 10 dakika içinde aniden anons ettik ve mitingi dağıttık. Kitleler alandan yollara akmaya başladılar. Hepimiz oradan ayrıldık. Ankara'da bir tek kişinin burnu kanamadı. Ertesi gün gazeteleri açtığımızda, İstanbul Taksim'in kana bulandığını öğrendik. 35 kişi hayatını kaybetmişti. Ankara'da da böyle bir provokasyon hazırlığı gerçekten var mıydı, hiçbir zaman öğrenemedik.