Cennet mektupları (58)
Merhaba Hakkı Baba, bir otobüs dolusu çocuk geldi cennete, kuşlar taşıdı her birini. Minicik öğrenciler... E.T. duyunca koşup geldi, onların acılarını dindirmek için akla hayale gelmedik oyunlar yaptı. Aydede iki kaşının arasına salıncak kurdu, onları sallıyor. Papatyalar bütün çocukların elini sıktı, kokusunu sıktı her birinin üzerine.
***
Nubar Terziyan'ı hepsi tanıdı. Cebindeki kuş üzümlerini dağıttı onlara, ben de akide şekerli misketlerimi verdim. Küçük bir kız çocuğu, göğsünün üzerindeki nazar boncuğunu vermek istedi bana, "Bende var" dedim. Onlar ölmeden önce en çok uçağa binmek istiyorlarmış ya.. Şimdi bulutların üzerinde pilotluk öğreniyorlar.
***
Biliyorsun cennette ağlamak yasak. Ama melek ablalar, o manzara karşısında katıla katıla ağladı. Bizim gözyaşı şişelerimizi doldurmamıza da izin verdiler.
***
Annelerin acılarını dindirmek için, cennet adına elçilik yapacak melekler indi yeryüzüne... Onlar her gece çocukların annelerinin yanağını okşuyor. Resimlerin içinden çıkıp, rüyalara giriyor.
***
Çocuklar doğarken meleklere emanettir. Bizleri Türkiye'de kimlere emanet ettiklerini en iyi sen biliyorsun. Sorumsuzluğa gömlekler dikenler, minicik çocuklara kefen dikiyorlar. Cennet gibi bir ülkeyi cehenneme çevirenlerin gönlü oldu mu? Sadece yutkunmak ve sızlanmakla mesele çözüldü mü? Daha kaç kurban vermemiz gerekiyor, onların ihanet tapınaklarına? Çocuklara iyi bak Hakkı Baba!