İstanbul'um benim!
Ne zaman İstanbul'a olan sevgimi yazsam İzmirli okuyucularımızla papaz oluyoruz ama ne yapayım, vaziyet bu! İzmir'i de çok seviyorum ama kör olası medar-ı maişet motoru, ekmek parası davası... Sırf bende değil, İzmirli dostlarımda da hata var ama, onlar da İzmir'in fanatikleri olarak temayüz ediyorlar.
***
Bütün samimiyetimle itiraf edeyim. Sonunda İstanbul'a neden bu kadar tutkulu olduğumu galiba anladım. İngiliz Mercer Human Consalting isimli danışmanlık şirketi, geleneksel araştırmasını yayınladı. Dünyanın önde gelen kentlerini, yaşam kalitesi ve sağlık kalitesi açısından sıralıyorlar. Toplam olarak 40 kadar kriteri ele alıyorlar, hastane sayısı, kişi ve toplumsal güvenlik, tıbbi yardım, temiz su kullanımına bile bakıyorlar.
***
İşte sonuçlar: İstanbul, 215 şehir arasında, yaşam kalitesi sıralamasında 13 sıra geriye düşerek 121. sırada yer alıyor. Sağlıklı yaşam açısından da 93. sırada... Yaşam kalitesinde ilk 10 şehir, Zürich (İsviçre), Cenevre (İsviçre), Vancouver (Kanada), Viyana (Avusturya), Auckland (Yeni Zelanda), Dusseldorf (Almanya), Frankfurt (Almanya), Münih (Almanya), Bern (İsviçre), Sidney (Avusturya)...
***
Sıralamada Paris (33.), Tokyo (34.), Londra (39.), Sao Paulo (114.), Sofya (116.) ve İstanbul (121.)
***
Bu tabloya bakıp da, İstanbul yaşanmaz bir yer haline geldi, diye dövünecek değilim. Çünkü, İstanbul daha iyi bir durumdaydı da, kötüledi diye düşünmüyorum. Kendimle ilgili çıkardığım sonuç şu: Böyle başa böyle tarak. İstanbul'u, galiba bu salaş durumda olduğu için çok seviyorum. Seni krallar gibi yaşatırız ama Bern'de, deselerdi, hayatta kabul etmezdim.